Emek, alın teri, çalışma azmi veyahut yoğun tempo alışkanlığı! Adına ne diyorsanız deyin, Vali Erol Ayyıldız tam anlamıyla soyadını hak eden bir isim. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ayrılarak Bursa Valiliği’nde göreve başladığı 20 Ağustos 2024 Salı gününden bu yana Valilik sosyal medya ve internet sayfalarında resmi ziyaretler dışında herhangi bir paylaşımına rastlamadığımız Vali Erol Ayyıldız, gündüzünü gecesine katarak çalışmaya devam ediyor…

Kabul etmeliyiz ki; Valilik makamı ve personeli, en yoğun mesai alanlarıdır. Bu makamdakilerin zaman, aile ve sosyal hayat gibi bir düşüncüleri yoktur ve olamaz! Olamaz dememin temelinde, Valilik makamının Cumhurbaşkanlığı makamı başta olmak üzere tüm kabine dâhil olmak üzere Ankara’nın sinir uçları olması yer almaktadır! Bu sebeple Valilik personeli olmak zordur. Valiler ile çalışmak ve bir kenti uyurken bile korumak, kollamak, yaşatmak ve sabaha hazır halde tutmak daha zordur. Vatandaşlar uyurken; Vali başta olmak üzere koruma birimleri, özel kalem müdür ve personeli, basın ve halkla ilişkiler birimleri, bina güvenlik görevlilerine varıncaya kadar herkes her ana, her şeye hazırdırlar. Kısacası nöbet yerinde asker nasıl uyanıksa, Valiler ve Valilikler de öylesine uyanıktırlar…

Bursa Valiliği yine o ihtişamlı parıldayan günlerini yaşıyor. Fotoğraflara yansımayan, sosyal medyası olmayan Vali Erol Ayyıldız ile Bursa yine huzurla uyuyor. Ve her gün yine yeniden Türkiye’ye hizmet etmek için güne güvenle uyanıyor. Vali Erol Ayyıldız’ı, kendisi ile çok uzun soluklu çalışmış arkadaşlarının tanıtma ifadelerine göre dinlediğimizde; “uyuduğumuzda olacakların hesabını devlete vermek mutlaka önemli ama Allah’a uyuduğumuzun hesabını nasıl vereceğiz” cümlesini yaşam biçimi yapan birisi ile çalışıyoruz diyorlar…

Devlet ve Millet bilinci ile donanmış inancını, insana ve ülkeye hizmet değer yargıları ile olgunlaştırmış olan Vali Erol Ayyıldız; belki de Bursa Valilik binasının en fazla elektrik faturalarının gelmesinden sorumlu sayılı Valilerden birisi olarak tarihe geçecek! Niye mi? Siz hiç; son günlerde karanlık çöktüğünde, Bursa Valiliği Heykel Binasının önünden geçtiğiniz mi? Geçin, o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız…

Valisi uyumayan Millet uyur mu?

Son dönemde yine olağanüstü hamleler yapma peşinde olan Amerikalı dostlarımızın başarılı sayılabilecek operasyonlarına şahitlik ediyoruz. Elbette İsrail’inde bu işlerde parmağı yok diyemeyiz. “Amerikalı dostlarımız” diyorum çünkü Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri teknik olarak müttefik iki ülke! Her ne kadar MİT ve Genelkurmay Başkanlığı, müttefiklerimizin terör örgütleri ile ilişkilerini on yıllardır belgeliyor olsalar bile eskilerin dediği gibi “devletler suç işlemez, yetkilerini kullananlar suç işler” gerçeği, Dışişlerinin en temel iletişim kavramı olarak kayıtlara geçmiştir.

Elbette bende Kasım ayında çok kritik süreçler ile karşı karşıya kalabileceğimizi hissediyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir defa ziyaret ettiğim Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü misali bizde, hayat boyu edindiğimiz tecrübelere göre böylesine kritik cümleleri yazabilme cesaret ve öngörüsüne sahip olabiliyoruz. Sonuç itibariyle para kazanmak elbette benim içinde önemli ama defalarca ifade ettiğim gibi; vatansız zenginliği nereme sokacağım arkadaşlar…

Kabul etmeliyiz ki; Recep Tayyip Erdoğan ismi 85 Milyon ve hatta resmi kayıtlara göre daha fazla olan Türkiye Cumhuriyeti’nde sadece bir isim ve vatandaş. Ancak Cumhurbaşkanı veya Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan söz konusu olduğunda ,işler tamamen devlet ve millet meselesine dönüşüyor…

Türkiye’yi askeri, ekonomik, sosyal, dini ve aklınıza gelen ya da gelmeyen birçok darbe ile terbiye etmeye çalışan müttefiklerimizin sürekli gözlerinden kaçırdığı bir gerçeği bir kere daha hatırlatmak istiyorum. 15 Temmuz hain darbe gecesini durduran da, gece ışıkları yanan Valilikler ve Valiler değil miydi? Siz; Valileri uyumayan bir Devletin, Milletinin uyumasını nasıl beklersiniz? Sizce, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milleti uyuyor mu? Bu soruları kimler kendilerine sorar bilemem ama biz hem Devletimize hem de Milletimize güveniyoruz. İnancı ve güveni eksik olanlar, önce kalbini sonra aklını yoklasın derim…