Futbolda rakip kim olursa olsun kazanmak için bazı temel unsurlar var… Savunmanızı çok ama çok sağlam kuracaksınız… Basit hataları çok sık yapan, yer tutma ve pozisyon alma konusunda bilgisi zayıf futbolcuları, gençmiş - yaşlıymış, ayrımı yapmadan kadrodan uzak tutacaksınız…
Her iki kanatta yer alan oyuncularınız çabuk olacak…
Maç boyu 70-80 kez depar atabilecek kondisyona sahip olacak.
Takımdaki her futbolcu, ama her futbolcu şut çekmeyi bilecek. 50-60 metreden gelen topu herkes tek hamlede kontrol edecek, taç atışları doğrudan rakibe atılmayacak, aut atışları her defasında rakibe atak yapsın diye hediye edilmeyecek…
Atağa çabuk kalkıp, rakibi mümkün olduğu kadar az adamla yakalamaya çalışacaksınız... Rakip çabuk atağa kalktığında mümkün olduğu kadar çabuk geriye dönecek veya taktik faullerle atağı tehlike bölgesinin uzağında bitireceksiniz...
Bunları yaparsanız ya da yapacak futbolcuları kadronuzda bulundurursanız sezon başı koyduğunuz hedefe giden yolu büyük ölçüde kısaltırsınız.
ŞENOL GÜNEŞ DÖNEMİ
Şüphesiz şans meleklerinin zaman zaman size gülmesi de şart…
Sözgelimi; bir maçta iki topunuz direkten dönüyorsa, iki şutunuz çizgiden çıkarılıyorsa talih kuşu size küsmüş demektir!
Anlatmak istediğimiz o ki; maç kazanmanın üç kestirme yolu var.
Öncelikle kadro olarak rakibinden çok daha kaliteli olacaksın…
Ya da karşındakine göre çok daha şanslı olacaksın…
Veya rakibinden daha çok isteyip maçı koparacaksın…
Şimdi biraz açalım.
Kaliteli olursan genelde kazanırsın…
Şanslı olursan, arada sırada kazanırsın…
Mücadele edersen; kaybettiğinde bile kazanırsın!
Mesela, Şenol Güneş dönemindeki Bursaspor gibi…
Kaybedilen maçlar sonunda stattan ayrılan taraftarın yüzündeki mutluluğun kazanıldığındaki ile eşdeğer olduğu hâlâ hafızalarda…
90 dakika koşan, mücadeleyi hiç elden bırakmayan, terinin son damlasını çimlere akıtan futbolculardan kurulu, kazanmak adına her şeyi yapan bir Timsah vardı sahada o dönemde….
AĞANIN ELİ TUTULMAZ
Geçen sezon tarihinin en büyük azaplarından birini çeken Bursaspor taraftarı işte öyle bir takımın özlemiyle yanıp tutuşuyor.
‘Şampiyonluk’ ya da ‘bütün kupalara talibiz’ gibisinden son derece iddialı vaatler yerine ayağı yere basan, geleceğe umutla baktıran, ‘İşte Bursaspor’ etiketiyle taraflı tarafsız futbol dünyasının takdirini toplayan Yeşil Beyaz sevdalılarının göğsünü kabartan bir takım görmek istiyor ve de bunu fazlasıyla hak ediyor bu büyük camia… Bakıyorum da; sayın başkan göreve geldiği ilk günden beri yeni sezon için ‘ses getirecek bir takım kuracağız’ vaadiyle taraftara transfer içeren penbe mektuplar gönderdi ve bana göre de sözünü yerine getirmekle kalmadı, Sayın Enes Çelik ve ekibi az zamanda çok olumlu işler yaptı…
Ağanın eli tutulmaz misali inşallah söylemleri eyleme dönüşür.
Minik bir hatırlatma ile bitirelim.
Bursaspor2009-10 sezon sonunda fotoğrafta yansıdığı gibi şampiyon olarak o sesi getirdi.
Geçen sezonun o zifiri karanlığından sonra bu takımın artık ‘sese değil artık görüntüye’ ihtiyacı var sayın başkanım…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
SES TAMAM GÖRÜNTÜ GEREK
Futbolda rakip kim olursa olsun kazanmak için bazı temel unsurlar var… Savunmanızı çok ama çok sağlam kuracaksınız… Basit hataları çok sık yapan, yer tutma ve pozisyon alma konusunda bilgisi zayıf futbolcuları, gençmiş - yaşlıymış, ayrımı yapmadan kadrodan uzak tutacaksınız…
Her iki kanatta yer alan oyuncularınız çabuk olacak…
Maç boyu 70-80 kez depar atabilecek kondisyona sahip olacak.
Takımdaki her futbolcu, ama her futbolcu şut çekmeyi bilecek. 50-60 metreden gelen topu herkes tek hamlede kontrol edecek, taç atışları doğrudan rakibe atılmayacak, aut atışları her defasında rakibe atak yapsın diye hediye edilmeyecek…
Atağa çabuk kalkıp, rakibi mümkün olduğu kadar az adamla yakalamaya çalışacaksınız... Rakip çabuk atağa kalktığında mümkün olduğu kadar çabuk geriye dönecek veya taktik faullerle atağı tehlike bölgesinin uzağında bitireceksiniz...
Bunları yaparsanız ya da yapacak futbolcuları kadronuzda bulundurursanız sezon başı koyduğunuz hedefe giden yolu büyük ölçüde kısaltırsınız.
ŞENOL GÜNEŞ DÖNEMİ
Şüphesiz şans meleklerinin zaman zaman size gülmesi de şart…
Sözgelimi; bir maçta iki topunuz direkten dönüyorsa, iki şutunuz çizgiden çıkarılıyorsa talih kuşu size küsmüş demektir!
Anlatmak istediğimiz o ki; maç kazanmanın üç kestirme yolu var.
Öncelikle kadro olarak rakibinden çok daha kaliteli olacaksın…
Ya da karşındakine göre çok daha şanslı olacaksın…
Veya rakibinden daha çok isteyip maçı koparacaksın…
Şimdi biraz açalım.
Kaliteli olursan genelde kazanırsın…
Şanslı olursan, arada sırada kazanırsın…
Mücadele edersen; kaybettiğinde bile kazanırsın!
Mesela, Şenol Güneş dönemindeki Bursaspor gibi…
Kaybedilen maçlar sonunda stattan ayrılan taraftarın yüzündeki mutluluğun kazanıldığındaki ile eşdeğer olduğu hâlâ hafızalarda…
90 dakika koşan, mücadeleyi hiç elden bırakmayan, terinin son damlasını çimlere akıtan futbolculardan kurulu, kazanmak adına her şeyi yapan bir Timsah vardı sahada o dönemde….
AĞANIN ELİ TUTULMAZ
Geçen sezon tarihinin en büyük azaplarından birini çeken Bursaspor taraftarı işte öyle bir takımın özlemiyle yanıp tutuşuyor.
‘Şampiyonluk’ ya da ‘bütün kupalara talibiz’ gibisinden son derece iddialı vaatler yerine ayağı yere basan, geleceğe umutla baktıran, ‘İşte Bursaspor’ etiketiyle taraflı tarafsız futbol dünyasının takdirini toplayan Yeşil Beyaz sevdalılarının göğsünü kabartan bir takım görmek istiyor ve de bunu fazlasıyla hak ediyor bu büyük camia… Bakıyorum da; sayın başkan göreve geldiği ilk günden beri yeni sezon için ‘ses getirecek bir takım kuracağız’ vaadiyle taraftara transfer içeren penbe mektuplar gönderdi ve bana göre de sözünü yerine getirmekle kalmadı, Sayın Enes Çelik ve ekibi az zamanda çok olumlu işler yaptı…
Ağanın eli tutulmaz misali inşallah söylemleri eyleme dönüşür.
Minik bir hatırlatma ile bitirelim.
Bursaspor 2009-10 sezon sonunda fotoğrafta yansıdığı gibi şampiyon olarak o sesi getirdi.
Geçen sezonun o zifiri karanlığından sonra bu takımın artık ‘sese değil artık görüntüye’ ihtiyacı var sayın başkanım…