Her fırsatta parlatıp güçlendirmeye çalıştığımız ligimiz, ne yazık ki söylendiği gibi “süper” değil... Yabancıların cirit attığı rekabetin heyecan yarattığı, sürprizlerin çoğaldığı maçlarda belki coşabiliyoruz ama bu coşku mutluluğa yetiyor mu?
Hayır, yetmiyor. Çünkü ligimizin kalitesi yok. Futbolda yabancı kuralının en fazla değiştiği ülkeyiz. Nitekim federasyon başkanlığına seçilen İbrahim Hacıosmanoğlu oturduğu koltukta ayağının tozuyla verdiği ilk vaat ‘Yabancı sayısının’ yeniden düzenleneceğini söyledi. Mesela; Beşiktaş’ın 21 yabancı ile başı çektiği ligde 3 İstanbullu toplamda 52 dış kökenli oyuncuya sahip şimdilik.
Peki bunun ötesinde gelecek adına umut vadeden gelişmeler var mı?
özellikle 3 İstanbullu takımınkadrolarına kattığı marka isimlere bakarsanız olabilir. Ancak çoğunluğu 30 yaş üstü yabancıların oluşturduğu bu yeni transferler Türk futboluna ne verebilir, işte o tartışılır.
Ortada öylesine umut kıran gerçeklikler var ki, kaçamıyorsunuz.
Mesela; Abdullah Avcı döneminde Milli takım adına Antalya’da gerçekleşen bir çalışmadan söz edelim.
12 bölgeden seçilerek gelmiş 1993, 94, 95,96 doğumlu gençler, karmalar halinde hoca ve ekibi tarafından deneniyor. Yetenekleri, performansları, eğitimleri ve gelişmeleri kayıt altına alınıyor. Bir de “Almanya” dediğimiz yurtdışında oynayan Türklerden kurulu futbolcu grubu var. Günlerdir yapılan çalışmalar sonunda 242 oyuncu elekten geçiyor.
Bunların 20’si “Almanya” karmasından!
Sonuçta yaş gruplarına göre Milli Takım düzeyinde yetenek sergileyen, performans gösteren 10 futbolcu seçiliyor. Şimdi sıkı durun... Bu 10 futbolcudan 8’i 20 kişilik Almanya grubundan!
Geri kalan 5’i de 187 kişilik yurt içi bölgekarmalarından geliyor.
Oranlarsak, Almanya’dan gelenlerin yüzde 25’i Milli Takım düzeyinde.
Türkiye’den toplanan çocuklarımızın da ancak yüzde 2,25’i ulusal takımda oynayabilecek düzeyde! Alın size çarpıcı bir gerçek:
Almanya’da yetişen çocuklarımızın Milli Takım’da oynayabilme şansı, yurt içinde yetiştirdiklerimizin 10 katından daha fazla. Öyle ki Avusturya zaferinin ilk 11’nde 7 tane gurbetçimiz vardı. Ayrıca 24 takımlı şampiyonada 25.8 yaş ortalamasıylaÇekya’dan sonra sıralamada ikinci basamaktayız…
Elbette hem anavatanda hem de gurbetteki çocukların hepsi de masum. Bu onları birbirinden ayırıp yetenekli yeteneksiz, gelişmiş gelişmemiş ayrımı yapamayız.
Asıl bakılması gereken yer, bu çocukların yetiştirildikleri ortamlar...
Takıl yabancının peşine!
İyi güzel de; bizim çocuklar ne olacak?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Futbola yabancıyız!
Her fırsatta parlatıp güçlendirmeye çalıştığımız ligimiz, ne yazık ki söylendiği gibi “süper” değil... Yabancıların cirit attığı rekabetin heyecan yarattığı, sürprizlerin çoğaldığı maçlarda belki coşabiliyoruz ama bu coşku mutluluğa yetiyor mu?
Hayır, yetmiyor. Çünkü ligimizin kalitesi yok. Futbolda yabancı kuralının en fazla değiştiği ülkeyiz. Nitekim federasyon başkanlığına seçilen İbrahim Hacıosmanoğlu oturduğu koltukta ayağının tozuyla verdiği ilk vaat ‘Yabancı sayısının’ yeniden düzenleneceğini söyledi. Mesela; Beşiktaş’ın 21 yabancı ile başı çektiği ligde 3 İstanbullu toplamda 52 dış kökenli oyuncuya sahip şimdilik.
Peki bunun ötesinde gelecek adına umut vadeden gelişmeler var mı?
özellikle 3 İstanbullu takımın kadrolarına kattığı marka isimlere bakarsanız olabilir. Ancak çoğunluğu 30 yaş üstü yabancıların oluşturduğu bu yeni transferler Türk futboluna ne verebilir, işte o tartışılır.
Ortada öylesine umut kıran gerçeklikler var ki, kaçamıyorsunuz.
Mesela; Abdullah Avcı döneminde Milli takım adına Antalya’da gerçekleşen bir çalışmadan söz edelim.
12 bölgeden seçilerek gelmiş 1993, 94, 95,96 doğumlu gençler, karmalar halinde hoca ve ekibi tarafından deneniyor. Yetenekleri, performansları, eğitimleri ve gelişmeleri kayıt altına alınıyor. Bir de “Almanya” dediğimiz yurtdışında oynayan Türklerden kurulu futbolcu grubu var. Günlerdir yapılan çalışmalar sonunda 242 oyuncu elekten geçiyor.
Bunların 20’si “Almanya” karmasından!
Sonuçta yaş gruplarına göre Milli Takım düzeyinde yetenek sergileyen, performans gösteren 10 futbolcu seçiliyor.
Şimdi sıkı durun...
Bu 10 futbolcudan 8’i 20 kişilik Almanya grubundan!
Geri kalan 5’i de 187 kişilik yurt içi bölge karmalarından geliyor.
Oranlarsak, Almanya’dan gelenlerin yüzde 25’i Milli Takım düzeyinde.
Türkiye’den toplanan çocuklarımızın da ancak yüzde 2,25’i ulusal takımda oynayabilecek düzeyde!
Alın size çarpıcı bir gerçek:
Almanya’da yetişen çocuklarımızın Milli Takım’da oynayabilme şansı, yurt içinde yetiştirdiklerimizin 10 katından daha fazla. Öyle ki Avusturya zaferinin ilk 11’nde 7 tane gurbetçimiz vardı. Ayrıca 24 takımlı şampiyonada 25.8 yaş ortalamasıyla Çekya’dan sonra sıralamada ikinci basamaktayız…
Elbette hem anavatanda hem de gurbetteki çocukların hepsi de masum. Bu onları birbirinden ayırıp yetenekli yeteneksiz, gelişmiş gelişmemiş ayrımı yapamayız.
Asıl bakılması gereken yer, bu çocukların yetiştirildikleri ortamlar...
Takıl yabancının peşine!
İyi güzel de; bizim çocuklar ne olacak?