Dikkat edilirse yeni sezona hazırlanmak için yurtdışında kampa giren Süper Lig kulüp sayısı neredeyse bir elin parmak sayısı kadar bile yok! Bunun başlıca nedenleri malum döviz kurlarındaki artışlar. Artık futbolda bol keseden harcama devri bitti. Uçağı, oteli, konaklama bedeli ve de benzer giderler için kulüplerin bütçe ayıracak gücü kalmadı.
Hatırlıyorum da yakın geçmişte başta 3 İstanbullu olmak üzere takımlar Almanya, Avusturya, Hollanda, Romanya’daki kamplarında yapacakları hazırlık maçlarını televizyonlar naklen yayınlamak için sıraya girerlerdi...
Öyle ki bazı kulüpler tek kampla yetinmez ülkeden ülkeye geçerlerdi... Bu maçlar aynı zamanda gurbetçilerimiz içinde bir şölen niteliği taşır, gönül verdikleri takımın maçlarını izleyerek hasret giderirlerdi...
Artık kulüplerin elde bavul seyyah olduğu kamplar tarih oldu. Zorunlu olarak yurt içine dönüldü...
Mesela daha düne kadar ‘Futbolun beşiği İngiltere’ ise tekerlemesinin ardından da ‘Futbolun döşeği Antalya’dır denirdi...
Dünya coğrafyasının her yerinden 1000’e yakın takım Antalya ve çevresine yayılır futbol turizmi ekonomiye büyük katkı sağlardı...
Ne yazık ki o sektör de bitti.
Son yıllarda özellikle yaz kamplarında Afyon ve Bolu revaçta. Türk futbolunda büyük küçük ayırımı olmaksızın her ligden takımlar bu kentlerde önlerindeki zorlu maratona hazırlanıyor.
Nitekim Bursaspor da hazırlığının ilk evresini Özlüce’de tamamladıktan sonra Bolu’ya geçerek çalışmaya devam ediyor...
Ne var ki insan şu güzelim cennet Uludağ’ın bu sektörden neden nasibini alamadığını soramadan edemiyor... Şüphesiz Başkan Enes Çelik’in konuyla ilgili girişimlerden söz etmesi umut verici.
Bir nostalji ile bitirelim...
2000’li yılların başında ‘Rüya Yönetim’ dönemindeki Almanya kampını hatırlıyorum da… Jörg Berger komutasındaki Timsah göbekler önde, popolar geride ak saçlı itfaiyeci, elektrikçi, fırıncı, tesisatçı, marangoz gibi meslek sahiplerinden oluşan kıytırık kasaba takımları ile maç yapar, Bursaspor’u izlemeye gelen bir avuç gurbetçi de alkış tutardı..
Keza; Samet Aybaba döneminde benim de medya mensubu olarak içinde yer aldığım kafileye Cornerspor şirketi, Isparta (Davraz), Avusturya, Kartepe üçgeninde tur attırmıştı takımla birlikte!
Peki niçin?
Teknik için, taktik için, uyum için değil; ‘Organizatör’ için!
Cepten çıkan kamp masraflarını kurtarmak adına, Timsah diyar diyar dolaştırılıp, panayır maçları yaptırılırdı. Şüphesiz sadece Bursaspor değil, o dönemlerde her kulüp aynı yoldan geçiyor günün ekonomik şartları bunu gerektiriyordu...
Hele hele bir keresinde organizatör ortadan toz olunca Şenol Güneş döneminde Bursaspor kampı yarıda keserek apar topar Slovenya’dan Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştı.
Hey gidi günler hey...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Ah! Neydi o günler
Dikkat edilirse yeni sezona hazırlanmak için yurtdışında kampa giren Süper Lig kulüp sayısı neredeyse bir elin parmak sayısı kadar bile yok! Bunun başlıca nedenleri malum döviz kurlarındaki artışlar. Artık futbolda bol keseden harcama devri bitti. Uçağı, oteli, konaklama bedeli ve de benzer giderler için kulüplerin bütçe ayıracak gücü kalmadı.
Hatırlıyorum da yakın geçmişte başta 3 İstanbullu olmak üzere takımlar Almanya, Avusturya, Hollanda, Romanya’daki kamplarında yapacakları hazırlık maçlarını televizyonlar naklen yayınlamak için sıraya girerlerdi...
Öyle ki bazı kulüpler tek kampla yetinmez ülkeden ülkeye geçerlerdi... Bu maçlar aynı zamanda gurbetçilerimiz içinde bir şölen niteliği taşır, gönül verdikleri takımın maçlarını izleyerek hasret giderirlerdi...
Artık kulüplerin elde bavul seyyah olduğu kamplar tarih oldu. Zorunlu olarak yurt içine dönüldü...
Mesela daha düne kadar ‘Futbolun beşiği İngiltere’ ise tekerlemesinin ardından da ‘Futbolun döşeği Antalya’dır denirdi...
Dünya coğrafyasının her yerinden 1000’e yakın takım Antalya ve çevresine yayılır futbol turizmi ekonomiye büyük katkı sağlardı...
Ne yazık ki o sektör de bitti.
Son yıllarda özellikle yaz kamplarında Afyon ve Bolu revaçta. Türk futbolunda büyük küçük ayırımı olmaksızın her ligden takımlar bu kentlerde önlerindeki zorlu maratona hazırlanıyor.
Nitekim Bursaspor da hazırlığının ilk evresini Özlüce’de tamamladıktan sonra Bolu’ya geçerek çalışmaya devam ediyor...
Ne var ki insan şu güzelim cennet Uludağ’ın bu sektörden neden nasibini alamadığını soramadan edemiyor... Şüphesiz Başkan Enes Çelik’in konuyla ilgili girişimlerden söz etmesi umut verici.
Bir nostalji ile bitirelim...
2000’li yılların başında ‘Rüya Yönetim’ dönemindeki Almanya kampını hatırlıyorum da… Jörg Berger komutasındaki Timsah göbekler önde, popolar geride ak saçlı itfaiyeci, elektrikçi, fırıncı, tesisatçı, marangoz gibi meslek sahiplerinden oluşan kıytırık kasaba takımları ile maç yapar, Bursaspor’u izlemeye gelen bir avuç gurbetçi de alkış tutardı..
Keza; Samet Aybaba döneminde benim de medya mensubu olarak içinde yer aldığım kafileye Cornerspor şirketi, Isparta (Davraz), Avusturya, Kartepe üçgeninde tur attırmıştı takımla birlikte!
Peki niçin?
Teknik için, taktik için, uyum için değil; ‘Organizatör’ için!
Cepten çıkan kamp masraflarını kurtarmak adına, Timsah diyar diyar dolaştırılıp, panayır maçları yaptırılırdı. Şüphesiz sadece Bursaspor değil, o dönemlerde her kulüp aynı yoldan geçiyor günün ekonomik şartları bunu gerektiriyordu...
Hele hele bir keresinde organizatör ortadan toz olunca Şenol Güneş döneminde Bursaspor kampı yarıda keserek apar topar Slovenya’dan Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştı.
Hey gidi günler hey...