Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Siyaset toplumu fena geriyor

Yazının Giriş Tarihi: 07.04.2025 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.04.2025 12:31

Topluma hizmet, yerel kalkınma, ülke kalkınması ve ekonomik istikrar için yapılması gereken siyaset, ülkemizdeki bazı uygulamalara bakılırsa, kişilere özelleştirilmiş ve kişilerin kendi menfaatlerini koruma adına siyaset kimliğine bürünmüş bir iş ve eylemler yığını olarak karşımıza çıkıyor.

Bunun sonucu olarak siyasetteki gelişmeler, kişilerin bireysel suçları ve aklanma yöntemlerine yönelik adalet içinde çözüm bulunması gereken olaylar, sokağa taşınıyor. Sonrasında, toplumda fena halde sinirler bozuluyor. Siyasetle ilgisi olmayan, evine, ailesine ekmek götürme adına çalışmak zorunda olan milyonlarca insan bu yaşanılanları görünce de ister istemez “neler oluyor?” diye kendi kendine soruyor.

Sonrasında bu sorular, toplumda yaygınlaşıp, hemen herkesin ana meselesi, sorunu haline dönüşüyor. Yani, siyasetin, siyasetçilerin kendi aralarında çözüm getiremedikleri, halledemedikleri sorunları, vatandaşın üzerine yükleyip, birde onları sokağa davet ederek istenmeyen, kabul edilmeyen, inatlaşmaya varan eylemlerle toplumu germenin en güzel örnekleri yaşıyoruz bugünlerde.

Siyasetçilerimiz yine lüks koltuk ve makamlarında, hatta lüks araçlarıyla çaka, fiyaka satarken, olan gencecik ve ülkemizin geleceği olan gençlere oluyor. Bazıları tutuklanıp cezaevine konuluyor. Bazıları ise eski deyimli fişleniyor. Yani, güvenlik güçleri ve adli mekanizmalar, hatta devlet kurumları bu kişilerle ilgili olarak herhangi bir iş veya gelecek hesabı yaptıkları zamanda eskiden neleri yaptıkları görebiliyorlar.

Hani, rahmetli gazeteci meslektaşımız Uğur Mumcu’nun askerlik hatıralarını anlattığı “Sakıncalı Piyade” isimli kitabında söz edilen olaylar, bu insanlarında başına gelebiliyor. Peki, yapılan bu iş ve eylemler, gençlerin gelecekteki hayatlarını karartmaktan başka kime ve neye yarıyor?

Siyasetçilerin koltuk ömürlerini uzatmaktan başka kimseye fayda getirmiyor. Geçmişteki tecrübeler, bugün yaşanılanlar ve yarında yaşanması muhtemel olaylara bakıldığında, fotoğraf zaten ortada.

Bu olayların yaşanmaması için yapılması gerekenler belli. İlk sırada, Siyasi Partiler Kanunu var. İkinci sırada ise Seçim Kanunu. Buna birde “nereden buldun?” sorusunu ekleyip, hepsini topyekün uygulamaya konulduğu zaman zaten pek çok olay, başlamadan önlenmiş olacak. Siyasi Partiler Kanunu değiştiğinde, büktün partilerde var olan lider sultası ve genel merkez kıskacı ortadan kalkacak. Seçim Kanunu değişmesi halinde de vatandaşların, partililerin kimi başkan, kimi vekil görmek istediklerine kendileri karar verecekleri için de taşın ağırlığı belli olacak.

Bununla beraber, bazı siyasetçilerimiz için halk arasında kullanılan “hazır askerler” deyimi ortadan kalkıp güçlü askerler ve halkın sesi görevliler, başkanlar, vekiller iş başı yapmış olacaklar.

Bu durum, halkın hangi seçimler olursa olsun, koltuk vermek istedikleri kişiler, başarılı olup görev yapma yetkisini alacaklar. Halkın kabul etmediği fakat, liderlerin, genel merkezcilerin ısrarcı oldukları kişiler ise koltuk heveslerinden vaz geçmek zorunda kalacaklar. Demokrasilerin özlenen uygulama şekli ve biçimi böyle.

Fakat, ülkemizde bu şekilde bir demokratik uygulamayı ne yazık ki hiçbir siyasi partide göremiyoruz. Hiçbir seçimde de uygulandığını göremiyoruz. Sonrasında işte böyle akıl almaz olaylara imza atılan gelişmeler yaşanıyor. Mesela, son 15 günün gündemi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri kaynaklı soruşturmalar. Olaylar. Temiz toplum ve temiz siyaset anlamında tartışılması gerekirken, siyasi boyutlarda tartışılıyor.

Toplum, olayların iç yüzünü tam olarak bilemiyor. Algılamada, anlamada sıkıntılar var. Çünkü, yapılan işlerle ilgili kamu vicdanlarını rahatlatacak açıklamalar henüz yok. Soruşturma sonrasında, iddianameler düzenlenirse, ortaya çıkan delilleri ve olayları anlayabileceğiz. Çıkmaz ise de insanlarla ilgili soruşturma sonrasında yapılacak adli ve idari işlemlerin bulunmadığını görüp, siyasete kalındığı yerden devam denilecek.

Ülkemizdeki vatandaşlarımızın pek çoğu olayları mağduriyet açısından bakıp değerlendirmeye çalışıyor. Bunun nedeni de adalet sistemine olan güvenin tam olarak tecelli edememesi iddiaları. Kamuoyunun önce adaletin gerçek anlamda tecelli ettiği ve edeceğine olan güveni tesis edilmeli. Adaletin siyasete karıştırıldığı ve rakiplerin siyaseten yenilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, adaletin operasyonlara karıştırıldığı iddiaları, demokrasilerde çok konuşulan iddialar olsa bile inanmak istenmeyen iddialar olarak göze çarpıyor.

Ne yazık ki toplumun bakış açısı şimdilik böyle gözlemleniyor.

Gelelim, olayların ekonomik boyutlarına. Boykot çağrıları, yapılmak istenilen 2 Nisan boykotunun amacına ulaşmadığı söylentileri üzerine, boykotun her hafta devam ettirileceğine dair yeni ifadelerin konuşulması da ülkemiz adına hoş değil.

Vatandaşlarımız geçim için büyük bir ekonomik savaş veriyorlar. Alınan maaşlar belli. Paralar belli. Hesap kitap ne çarşıya ne de pazara uyuyor. Borçla yatıp borçla kalkar hale geldik.

Birde geçen hafta sonunda toplumun her kesimine etki eden, piyasalarda, üretimde mal ve hizmetlerde yeni zamlara yol açacak olan elektrik ve doğalgaz zamları açıklandı.

Buna göre elektrik fiyatları mesken aboneleri için yüzde 25, kamu ve özel hizmetler sektörü abone grubu için yüzde 15, sanayi abone grubu için yüzde 10 ve tarımsal faaliyetler abone grubu için de yüzde 12,4 oranında zamlandı. Açıklamada, "Bu artışla beraber 100 kWh elektrik tüketimi olan bir mesken abonesi için ödenecek tutar 259,04 TL olmuştur" dendi. Anlaşılan o ki, artık evlerimizde ödeyeceğimiz elektrik faturası 259.04 TL’den başlayacak.

Açıklamaya göre, doğalgaz sanayi tüketicileri için yüzde 20, elektrik üretim santralleri için ortalama yüzde 24,2 oranında zamlandı. Tarifeler 5 Nisan 2025 tarihi itibariyle geçerli olacak şekilde düzenlemeler yapıldı. Kısaca zam yapıldı.

Bugünlerde zamlı elektrik ve doğalgazı kullanmaya başlamış olduk. Bu fiyatlarla piyasada oluşacak yeni fiyatlar bizleri şimdiden korkutmaya başladı. Mahalle kahvesinde 10 lira, 15 liraya içtiğimiz bir bardan çaya sanırım bardak başına 5 TL zam gelmesi bekleniyor. Öyle ya, kullanılan malzemeye, enerjiye zam gelince, gelen zam miktarları ve üzerine eklenen vergi miktarlarına esnaf belli oranda kar ekleyip, ürünlerine zam yapıyor. Olan yine vatandaşa oluyor vesselam.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Haber En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.