Kurulduğu günden bu yana sürekli tartışılan Yüksek Öğretim Kurulu, halkımızın sık kullandığı deyim ile ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranmayı bir türlü başaramadı.
Gelmiş geçmiş bütün iktidarlar YÖK kurbanı oldular.AK Parti’de son 7 yıldır Yüksek Öğretimde uyguladığı yanlış, hatalı ve vakıf üniversitelerine öğrenci kazandırılmasına yönelik iddialar ve YÖk uygulamaları nedeniyle ağır eleştirilere hedef olmaya başladı.
Oysa ki ülkemizdeki eğitim ve öğretim düzeyinin artırılması ana amacı olan, Yüksek eğitimde daha fazla daha fazla eğitim imkanı sağlanması amacıyla kurulan YÖK, kuruluş amacına uygun olmayan bazı kararlara imza attığına dair pek çok iddiaya muhatap oluyor.
Gelelim, dün yapılan ve büyük tepki çeken açıklamalara.
Devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarına kapatılmasına ilişkin son dakika kararı geldi. Karar sonrası "Üniversitelerde ikinci öğretim kapatıldı mı 2024", "İkinci öğretim kalktı mı" sorularının yanıtı sorgulanıyor. YÖK Başkanı Erol Özvar,devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatıldığını açıkladı. "Programlar dönüştürülürken devlet ve vakıf üniversitelerindeki toplam kontenjan korundu" ifadelerini kullanan YÖK Başkanı, "Kapatılan programların kontenjanları açılan istihdam odaklı yeni programlara tanımlanarak yaklaşık bir milyon kontenjanın tamamı muhafaza edildi. Sonuç olarak geçen yıla göre toplam kontenjan sayısında herhangi bir düşüş olmadı. Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir" diye konuştu.
Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda, gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına “ikinci üniversite” kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim, farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Resmi açıklama ve YÖK’ün kendi internet sayfasında yapılan haber böyle.
Gelelim, bu işin yankılarına.
Pek çok insan, özellikle çalışıp eğitim almak isteyen gençlerimiz, bir miktar para ödemek zorunda kalsalar bile ikinci öğretimi kabul edip, hem çalışıp hemde eğitim alma hakkını kullanıyorlardı. Bazı insanlarımız ise Yüksek Lisans programlarında gündüz çalışıp, mesai sonrası da eğitime gidip, eğitimli insan olabilme imkanına kavuşuyordu.
Yani, ikinci öğretim bazen de ilk öğretime sınav puanı yetmeyen öğrenciler için can simidi ve kurtarıcı oluyor, ikinci öğretim puanı ile sene kaybetmeden, üniversite eğitimi kazanan binlerce gencimiz var.
Yeni, alınan karara göre artık 2. Öğretim olmayacağına göre bu insanlarımız, vatandaşlarımız çocuklarımız eğitim ve öğretim görme haklarını kaybedip, 2. Öğretimden yararlanma imkanlarını yok olacak.
Bu karar adil mi?
Eğitim ve öğretime vurulan balyozlardan bir tanesini daha mı oluşturdu?
YÖK, eğitim kalitesi diye, insanların eğitim öğretim haklarını elinden almakla neyi amaçlıyor?
YÖK’ün açıklamaları ince ayrıntılar ve satır aralarında yazılmayan fakat ima edilen görüşlerde dikkatle incelendiğinde, madem ki, ülkemizdeki üniversitelerimizde eğitim kalitesi düşük, YÖK o halde kuruluş amacına göre neden eğitim kalitesini artırıcı önlemleri almıyor?
YÖK, bu kararıyla, devlet üniversitelerine giremeyen öğrencilerin Vakıf üniversiteleri ne mi yönlendirmek niyetinde?
Tıpkı geçmiş dönemlerde üniversite eğitimi için lise çağındaki öğrenciler için dershanelere yığınlı para ödemek zorunda kalan ailelerin bu kez de üniversite eğitimi için Vakıf Üniversitelerine mahkum mu edilmesi isteniyor?
Yurt dışında Türkçe eğitim gördüğü için Türkoğlu Türk öğrencilerin diplomalarına denklik verilmesine engel çıkaran, Somali’den gelen Lübnan’dan gelen, Suriye’den gelen ve Türk soyu bile olmayan insanlara diploma denklik verip, onların doktor, hakim, savcı, avukat, diş hekimi olmasına izin veren YÖK, acaba ne yaptığının, nasıl yaptığının farkına ne zaman varacak?
İktidar bu yanlışlardan ne zaman dönecek?
Soru çok. Ama, ülkemizde maalesef miadını doldurmak üzere olan bir siyasi yapı ve hükümet olduğu içinde galiba bürokrasiye çok fazla yetki verilmesi ve siyasi denetim mekanizmalarının çalıştırılmayışı nedeniyle galiba biz böyle günleri yaşıyoruz.
Sonuç; Türklere ve Türkçe eğitime Türkiye’de YÖK yasağı mevcut.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
İkinci eğitime YÖK engeli
Kurulduğu günden bu yana sürekli tartışılan Yüksek Öğretim Kurulu, halkımızın sık kullandığı deyim ile ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranmayı bir türlü başaramadı.
Gelmiş geçmiş bütün iktidarlar YÖK kurbanı oldular. AK Parti’de son 7 yıldır Yüksek Öğretimde uyguladığı yanlış, hatalı ve vakıf üniversitelerine öğrenci kazandırılmasına yönelik iddialar ve YÖk uygulamaları nedeniyle ağır eleştirilere hedef olmaya başladı.
Oysa ki ülkemizdeki eğitim ve öğretim düzeyinin artırılması ana amacı olan, Yüksek eğitimde daha fazla daha fazla eğitim imkanı sağlanması amacıyla kurulan YÖK, kuruluş amacına uygun olmayan bazı kararlara imza attığına dair pek çok iddiaya muhatap oluyor.
Gelelim, dün yapılan ve büyük tepki çeken açıklamalara.
Devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarına kapatılmasına ilişkin son dakika kararı geldi. Karar sonrası "Üniversitelerde ikinci öğretim kapatıldı mı 2024", "İkinci öğretim kalktı mı" sorularının yanıtı sorgulanıyor. YÖK Başkanı Erol Özvar, devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatıldığını açıkladı. "Programlar dönüştürülürken devlet ve vakıf üniversitelerindeki toplam kontenjan korundu" ifadelerini kullanan YÖK Başkanı, "Kapatılan programların kontenjanları açılan istihdam odaklı yeni programlara tanımlanarak yaklaşık bir milyon kontenjanın tamamı muhafaza edildi. Sonuç olarak geçen yıla göre toplam kontenjan sayısında herhangi bir düşüş olmadı. Vakıf üniversitelerinde, devlette olduğu gibi, ikinci öğretim programları yerine istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara dönüştürülmesi temin edilecektir" diye konuştu.
Yükseköğretim Yürütme Kurulunca alınan karar doğrultusunda, gelecek akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına “ikinci üniversite” kapsamında sadece 35 yaş üstündeki öğrencilerin kayıt yaptırabileceğini anlatan Özvar, “Başta öğretmenlik mesleği olmak üzere ülkemizin istihdam dengesini yakından gözeterek bu kararları alıyoruz. Nitekim, farklı ön lisans ve lisans programlarında öğrenim gören öğrencimizin öğretmenliğe geçiş fırsatı yakalamak adına 35 yaş sınırı getirdiğimiz programlara ‘ikinci üniversite’ kapsamında yoğun bir şekilde yöneldikleri görülmektedir. Aldığımız karar bu durumu kontrol altına almayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Resmi açıklama ve YÖK’ün kendi internet sayfasında yapılan haber böyle.
Gelelim, bu işin yankılarına.
Pek çok insan, özellikle çalışıp eğitim almak isteyen gençlerimiz, bir miktar para ödemek zorunda kalsalar bile ikinci öğretimi kabul edip, hem çalışıp hemde eğitim alma hakkını kullanıyorlardı. Bazı insanlarımız ise Yüksek Lisans programlarında gündüz çalışıp, mesai sonrası da eğitime gidip, eğitimli insan olabilme imkanına kavuşuyordu.
Yani, ikinci öğretim bazen de ilk öğretime sınav puanı yetmeyen öğrenciler için can simidi ve kurtarıcı oluyor, ikinci öğretim puanı ile sene kaybetmeden, üniversite eğitimi kazanan binlerce gencimiz var.
Yeni, alınan karara göre artık 2. Öğretim olmayacağına göre bu insanlarımız, vatandaşlarımız çocuklarımız eğitim ve öğretim görme haklarını kaybedip, 2. Öğretimden yararlanma imkanlarını yok olacak.
Bu karar adil mi?
Eğitim ve öğretime vurulan balyozlardan bir tanesini daha mı oluşturdu?
YÖK, eğitim kalitesi diye, insanların eğitim öğretim haklarını elinden almakla neyi amaçlıyor?
YÖK’ün açıklamaları ince ayrıntılar ve satır aralarında yazılmayan fakat ima edilen görüşlerde dikkatle incelendiğinde, madem ki, ülkemizdeki üniversitelerimizde eğitim kalitesi düşük, YÖK o halde kuruluş amacına göre neden eğitim kalitesini artırıcı önlemleri almıyor?
YÖK, bu kararıyla, devlet üniversitelerine giremeyen öğrencilerin Vakıf üniversiteleri ne mi yönlendirmek niyetinde?
Tıpkı geçmiş dönemlerde üniversite eğitimi için lise çağındaki öğrenciler için dershanelere yığınlı para ödemek zorunda kalan ailelerin bu kez de üniversite eğitimi için Vakıf Üniversitelerine mahkum mu edilmesi isteniyor?
Yurt dışında Türkçe eğitim gördüğü için Türkoğlu Türk öğrencilerin diplomalarına denklik verilmesine engel çıkaran, Somali’den gelen Lübnan’dan gelen, Suriye’den gelen ve Türk soyu bile olmayan insanlara diploma denklik verip, onların doktor, hakim, savcı, avukat, diş hekimi olmasına izin veren YÖK, acaba ne yaptığının, nasıl yaptığının farkına ne zaman varacak?
İktidar bu yanlışlardan ne zaman dönecek?
Soru çok. Ama, ülkemizde maalesef miadını doldurmak üzere olan bir siyasi yapı ve hükümet olduğu içinde galiba bürokrasiye çok fazla yetki verilmesi ve siyasi denetim mekanizmalarının çalıştırılmayışı nedeniyle galiba biz böyle günleri yaşıyoruz.
Sonuç; Türklere ve Türkçe eğitime Türkiye’de YÖK yasağı mevcut.