Ülkemizdeki enflasyonun ana nedeni, çarşı, Pazar ve market fiyatlarındaki istikrarsızlık. Çünkü, herkes etiketlere istediği zaman istediği fiyatı yazıp, tüketicilere bu malı almayı zorluyorlar.
Bu konulara pek çok örnekler var. Mesela, tarladaki kilosu 80 kuruş olan domatesin market raflarında 19 liradan satılması gibi. Hemen hemen her üründe aynı fiyat farkı ve aynı olayları görmek mümkün. Çünkü, marketin alış-satış fiyatları, pazardaki fiyatlar ile hal fiyatları arasındaki karşılaşma yapılmıyor. Yapılsa bile bunun önüne geçilemiyor. Nedeni, ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor.
Her isteyen, elindeki malın fiyatını kendisini belirliyor.
Bunun içinde A marketteki 10 liralık ürün, hemen bitişiğinde bulunan B markette 15 lira, karşısındaki bir başka markette ise 20 liraya kadar çıkabiliyor.
Nedeni, serbest piyasa ekonomisi uygulaması.
Malın alış fiyatı, nakliyesi, elde ediş miktarı, raf ömrü, depolama maliyeti, kira, personel maliyetleri eklendikten sonra, satış karının belirlenmesi gerekiyor ama bizde, fiyat belirlemek serbest olduğu için ana fiyatı 5 lira olan malı raflarda 30 liraya kadar görebilmek mümkün oluyor.
Bu konuda tartışmalar çok.
Gazetelere, TV’lere ve sosyal medyaya haber yapılıp, konu gündeme geldiğinde, ilgililer ve yetkililer, görevlerini hatırlayıp birkaç tane göstermelik denetim yapıyorlar.
Sonrası, Allah vekil, karakol kefil.
Dediğim dedik bir fiyat politikası uygulanıyor. Kazıklanan ise vatandaş oluyor.
Vatandaşların hak, hukuk, adalet arayışına girmeleri halinde ise haksız çıkan çıkarılan taraf yine vatandaşlar oluyor.
Çünkü, ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor.
Aslında, pek çok ülkede var olan serbest piyasa ekonomisine göre, malı arz eden satıcılar ile mala ihtiyacı olan tüketiciler arasında kağıt üzerinde yazılı olmasa bile, satıcıların kendi aralarındaki rekabet nedeniyle malın ucuza alınması mümkün. Serbest piyasa ekonomisi uygulamasının ana hedef ve göstergesi böyle.
Bizim ülkemizde bu sistem uygulanamıyor. Satıcılar bazı mallarla ilgili sanki tam bir tekel sistemi oluşturmuşlar.
Herhangi bir malın alıcısının artmasıyla beraber fiyatının artması, ekonomik kural olarak kayda geçse bile, bizim bazı AVM yöneticilerinin kendi aralarında toplan yaptıkları iddiaları ve mal fiyatlarını en alt limit belirledikleri iddiaları bazen suçüstü ispatlamalarla gündeme geliyor.
Peki ne yapıyorlar?
Piyasada alıcıların fazla ilgi gösterdiği A malının üretimini kesip, önce fiyatını yükseltiyorlar. Depolama yapıldıktan sonra da yine fiyatı yükseltip, 5 liralık malı 30 liraya tüketiciye satıyorlar. Malın maliyetini hesaplayan yok. Bu konularda soru soran yok. Bölgesel fiyatlandırma, bazı satıcıların iddia ettikleri gibi, cadde üstü ve bulvarlardaki dükkan kiralarının yüksek olması, ara sokaklardaki dükkanların kiralarının düşük olması nedeniyle, satışı yapılan malların fiyatlarının artmak zorunda olduğu söylemleri var.
Bunların bazıları fiiliyatta doğru ama iş ve hizmet sunanlarında bu maliyetleri göze alarak mağaza, dükkan açarken dikkatli olmaları gerekmiyor mu?
Bütün yükü niye vatandaş sırtlansın ki?
Olaya neresinden bakarsanız bakın, zincirleme bir ihmalkarlık iddiası var gündemde.
En başta denetimsizlik göze çarpıyor. Denetim olmayınca da ortalığı boş bulan satıcılar, kendi istedikleri gibi at koşturuyorlar.
Bunun adına da serbest piyasa ekonomisi deniliyor. Hani, Türk tipi ekonomi düzeni tartışıyoruz ya, bizzat uygulanan model de Türk tipi serbest piyasa düzenimiz var çok şükür.
Bu konuları, Gemlik Belediyesi’nden gelen bir haber nedeniyle tekrar hatırlatmak istedim.
Yapılan açıklama şöyle;
“Gemlik Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, son kullanma tarihi geçen ürünlerin satıldığı, raf ve kasa fiyatlarında farklılık olduğu şikâyetlerinin artması ile zincir marketlere yönelik denetimleri sıklaştırdı.
Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren’in talimatıyla harekete geçen ekipler, geçtiğimiz günlerde zincir ilçedeki zincir marketlerde kapsamlı denetim yaptı. Şikâyetlere konu olan ürünlerin son kullanma tarihleri kontrol edilirken, raf ve kasa fiyatlarında değişiklik olup olmadığı da denetlendi.
Denetimler sonucunda tespit edilen tarihi geçmiş ürünleri tutanak altına alan zabıta ekipleri, halk sağlığını tehdit eden ürünlerin imhasını sağladı.
Tarihi geçmiş ürünlerin denetimlerinin yanı sıra reyondaki ürünlerin fiyatlarıyla kasa fiyatlarının karşılaştırmasını da yapan ekipler, etiket ile kasada fiyat farkı bulunan ürünleri satan marketler hakkında tutanak tutarak gerekli yasal işlemleri uyguladı.
İlçe genelinde faaliyet gösteren zincir marketlerdeki denetimlerini titizlikle sürdüreceklerini dile getiren Şükrü Deviren, amaçlarının halk sağlığını tehdit edebilecek ürünlerin satışını engellemek ve fiyatlarda yanılgıların önüne geçmek olduğuna dikkat çekerek “İlçemizde yaşayan vatandaşlarımızın sağlığını korumak bizim en önemli görevimiz’’ şeklinde konuştu.
İyi, güzel ve vatandaşın akla gelince yapılması değil de sürekli yapılmasını istediği bir denetim gerçekleştirilmiş. Gemlik Belediyesi’nin bu çalışması diğer belediyelere de örnek olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Fiyat etiketlerine suçüstü
Ülkemizdeki enflasyonun ana nedeni, çarşı, Pazar ve market fiyatlarındaki istikrarsızlık. Çünkü, herkes etiketlere istediği zaman istediği fiyatı yazıp, tüketicilere bu malı almayı zorluyorlar.
Bu konulara pek çok örnekler var. Mesela, tarladaki kilosu 80 kuruş olan domatesin market raflarında 19 liradan satılması gibi. Hemen hemen her üründe aynı fiyat farkı ve aynı olayları görmek mümkün. Çünkü, marketin alış-satış fiyatları, pazardaki fiyatlar ile hal fiyatları arasındaki karşılaşma yapılmıyor. Yapılsa bile bunun önüne geçilemiyor. Nedeni, ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor.
Her isteyen, elindeki malın fiyatını kendisini belirliyor.
Bunun içinde A marketteki 10 liralık ürün, hemen bitişiğinde bulunan B markette 15 lira, karşısındaki bir başka markette ise 20 liraya kadar çıkabiliyor.
Nedeni, serbest piyasa ekonomisi uygulaması.
Malın alış fiyatı, nakliyesi, elde ediş miktarı, raf ömrü, depolama maliyeti, kira, personel maliyetleri eklendikten sonra, satış karının belirlenmesi gerekiyor ama bizde, fiyat belirlemek serbest olduğu için ana fiyatı 5 lira olan malı raflarda 30 liraya kadar görebilmek mümkün oluyor.
Bu konuda tartışmalar çok.
Gazetelere, TV’lere ve sosyal medyaya haber yapılıp, konu gündeme geldiğinde, ilgililer ve yetkililer, görevlerini hatırlayıp birkaç tane göstermelik denetim yapıyorlar.
Sonrası, Allah vekil, karakol kefil.
Dediğim dedik bir fiyat politikası uygulanıyor. Kazıklanan ise vatandaş oluyor.
Vatandaşların hak, hukuk, adalet arayışına girmeleri halinde ise haksız çıkan çıkarılan taraf yine vatandaşlar oluyor.
Çünkü, ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor.
Aslında, pek çok ülkede var olan serbest piyasa ekonomisine göre, malı arz eden satıcılar ile mala ihtiyacı olan tüketiciler arasında kağıt üzerinde yazılı olmasa bile, satıcıların kendi aralarındaki rekabet nedeniyle malın ucuza alınması mümkün. Serbest piyasa ekonomisi uygulamasının ana hedef ve göstergesi böyle.
Bizim ülkemizde bu sistem uygulanamıyor. Satıcılar bazı mallarla ilgili sanki tam bir tekel sistemi oluşturmuşlar.
Herhangi bir malın alıcısının artmasıyla beraber fiyatının artması, ekonomik kural olarak kayda geçse bile, bizim bazı AVM yöneticilerinin kendi aralarında toplan yaptıkları iddiaları ve mal fiyatlarını en alt limit belirledikleri iddiaları bazen suçüstü ispatlamalarla gündeme geliyor.
Peki ne yapıyorlar?
Piyasada alıcıların fazla ilgi gösterdiği A malının üretimini kesip, önce fiyatını yükseltiyorlar. Depolama yapıldıktan sonra da yine fiyatı yükseltip, 5 liralık malı 30 liraya tüketiciye satıyorlar. Malın maliyetini hesaplayan yok. Bu konularda soru soran yok. Bölgesel fiyatlandırma, bazı satıcıların iddia ettikleri gibi, cadde üstü ve bulvarlardaki dükkan kiralarının yüksek olması, ara sokaklardaki dükkanların kiralarının düşük olması nedeniyle, satışı yapılan malların fiyatlarının artmak zorunda olduğu söylemleri var.
Bunların bazıları fiiliyatta doğru ama iş ve hizmet sunanlarında bu maliyetleri göze alarak mağaza, dükkan açarken dikkatli olmaları gerekmiyor mu?
Bütün yükü niye vatandaş sırtlansın ki?
Olaya neresinden bakarsanız bakın, zincirleme bir ihmalkarlık iddiası var gündemde.
En başta denetimsizlik göze çarpıyor. Denetim olmayınca da ortalığı boş bulan satıcılar, kendi istedikleri gibi at koşturuyorlar.
Bunun adına da serbest piyasa ekonomisi deniliyor. Hani, Türk tipi ekonomi düzeni tartışıyoruz ya, bizzat uygulanan model de Türk tipi serbest piyasa düzenimiz var çok şükür.
Bu konuları, Gemlik Belediyesi’nden gelen bir haber nedeniyle tekrar hatırlatmak istedim.
Yapılan açıklama şöyle;
“Gemlik Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, son kullanma tarihi geçen ürünlerin satıldığı, raf ve kasa fiyatlarında farklılık olduğu şikâyetlerinin artması ile zincir marketlere yönelik denetimleri sıklaştırdı.
Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren’in talimatıyla harekete geçen ekipler, geçtiğimiz günlerde zincir ilçedeki zincir marketlerde kapsamlı denetim yaptı. Şikâyetlere konu olan ürünlerin son kullanma tarihleri kontrol edilirken, raf ve kasa fiyatlarında değişiklik olup olmadığı da denetlendi.
Denetimler sonucunda tespit edilen tarihi geçmiş ürünleri tutanak altına alan zabıta ekipleri, halk sağlığını tehdit eden ürünlerin imhasını sağladı.
Tarihi geçmiş ürünlerin denetimlerinin yanı sıra reyondaki ürünlerin fiyatlarıyla kasa fiyatlarının karşılaştırmasını da yapan ekipler, etiket ile kasada fiyat farkı bulunan ürünleri satan marketler hakkında tutanak tutarak gerekli yasal işlemleri uyguladı.
İlçe genelinde faaliyet gösteren zincir marketlerdeki denetimlerini titizlikle sürdüreceklerini dile getiren Şükrü Deviren, amaçlarının halk sağlığını tehdit edebilecek ürünlerin satışını engellemek ve fiyatlarda yanılgıların önüne geçmek olduğuna dikkat çekerek “İlçemizde yaşayan vatandaşlarımızın sağlığını korumak bizim en önemli görevimiz’’ şeklinde konuştu.
İyi, güzel ve vatandaşın akla gelince yapılması değil de sürekli yapılmasını istediği bir denetim gerçekleştirilmiş. Gemlik Belediyesi’nin bu çalışması diğer belediyelere de örnek olsun.