Her ülkenin belli tarihleri vardır geçmişlerinde. Onların kimliklerini, devlet olma yolunda karşılaştıkları zorlukları ve mücadelenin hatırlanması adına unutulmaz tarihlerdir bunlar. Bizimde 23 Nisan 1920 tarihimiz, Büyük Millet Meclisinin açıldığı ve ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı tarih olarak kayıtlarda mevcuttur.
Bu tarih çok önemli. Başlangıcıise 19 Mayıs 1919 tarihine dayanır. Ama, ülkemizin düşmanlardan temizlenmesi ve insanlarımızın, atalarımızın birlik beraberlik içinde her türlü zorlukların önünden geçilip, düşmanların denize dökülmesine en güzel örnek tarihimiz ise 18 Mart 1915 “Çanakkale Geçilmez” diye tarih sayfalarına yazdırdığımız gündür.
Çanakkale’de yedi düvele karşı mücadele veren Atalarımızın ülkemizi, milletimizi, vatanımızı koruma ve kollama adına yaptıklarını görmek isteyenlerin, buraya gidip Gelibolu yarımadasındaki şehitliklerimizi ziyaret etmeli. Savaş cephelerini görerek, bizlere v-bu vatanı emanet edenleri rahmetle anma ve anlama adına tarihi hatıraları canlı tutmalıyız.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Çünkü, dünyaya 500 yıl hüküm süren en büyük Türk devleti olan Osmanlı’yı hasta adam konumuna getiren düşmanlarımıza karşı verilen milli mücadelemiz ve ülkemizin, vatanımızın kurtulmasının sağlam temelleri 23 Nisanda atılmıştır.
Ya İstiklal ya ölüm. Bu söz hiç unutulmamalıdır.
Çünkü, bu tarih, her ne kadar 105 yıl önce tarihe atılmış bir imza olsa bile, bugün hala geçerliliği söz konusudur.
Türkiye’de gözleri olan, bu vatan topraklarını kendi toprakları olarak kabul edenler, egemenliğimizin 105 yıl önce kazanılmış olmasına rağmen, bunu hiç kabul etmediler. Türk milletini, insanları kendi aralarında bölmek, parçalamak adına sürekli olaylar çıkarıp, kardeş kavgasını sürekli ateşlediler.
Fakat, bu yaptıkları olaylarda hiçbir zaman başarılı olamadılar. Ülkemiz için, Türk devletinin yıkılması için sürekli alavere, dalavere çeviren sözde dost özde ise düşman olanlar, bir yandan siyasi, ideolojik tartışmalar ve kavgalarla diğer yandan ekonomik baskılarla, uluslar arası güç savaşlarına alet ettiler ülkemizi.
“Söz konusu vatansa, getirisi teferruattır “ anlayışı ile vatan, millet ve ülke sevdalısı olanlar sayesinde ülkemiz her türlü badireyi atlatmayı ve yeniden güçlü bir ülke olarak, devlet olarak tarihe Türk devletinin destanlarını yazdırmayı başardı.
Ne mutlu bizlere ki, böylesine güçlü bir kardeşlik bağımız var.
Savaş kazanmak kadar ülke kurmak, devlet kurmak, dostlarla ve düşmanlarla anlaşmak zordur. Çok şükür ki bize her zaman yol gösteren liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk var. O tarihlerde bile yaptığı icraatlarıyla bugünleri görebilme ve bizlere hala yolumuzu aydınlatmaya, ışık tutmaya devam edebilme becerisi kazandıran liderimiz sayesinde, hür ve bağımsız yaşamanın keyfini sürüyoruz.
Atatürk, o tarihlerde bugünleri görmüş ve 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisinin açılış gününün hatırası olarak bu günü geleceğimizin teminatı ve güvencesi olan çocuklarımıza armağan etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek uluslar arası bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir.
Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
Sevgili çocuklar, kahraman milletimizin evlatları olarak, sizler ülkemizin yarınlarısınız. Geleceğimizi temsil eden değerli çocuklarımız, geçmişten aldığınız güçle milletimizin yarınlarını şekillendireceksiniz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 105.yılını kutlamanın gurur ve mutluğunun içerisinde olduğumuz bu günde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı içtenlikle kutluyor, yürek dolusu sevgiler sunuyorum.
Ne mutlu Türküm diyene!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Dünya çocuklarının tek bayramı 23 Nisan
Her ülkenin belli tarihleri vardır geçmişlerinde. Onların kimliklerini, devlet olma yolunda karşılaştıkları zorlukları ve mücadelenin hatırlanması adına unutulmaz tarihlerdir bunlar. Bizimde 23 Nisan 1920 tarihimiz, Büyük Millet Meclisinin açıldığı ve ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı tarih olarak kayıtlarda mevcuttur.
Bu tarih çok önemli. Başlangıcı ise 19 Mayıs 1919 tarihine dayanır. Ama, ülkemizin düşmanlardan temizlenmesi ve insanlarımızın, atalarımızın birlik beraberlik içinde her türlü zorlukların önünden geçilip, düşmanların denize dökülmesine en güzel örnek tarihimiz ise 18 Mart 1915 “Çanakkale Geçilmez” diye tarih sayfalarına yazdırdığımız gündür.
Çanakkale’de yedi düvele karşı mücadele veren Atalarımızın ülkemizi, milletimizi, vatanımızı koruma ve kollama adına yaptıklarını görmek isteyenlerin, buraya gidip Gelibolu yarımadasındaki şehitliklerimizi ziyaret etmeli. Savaş cephelerini görerek, bizlere v-bu vatanı emanet edenleri rahmetle anma ve anlama adına tarihi hatıraları canlı tutmalıyız.
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin açıldığı ve Türk Milletinin egemenliğini ilan ettiği tarihtir.
Çünkü, dünyaya 500 yıl hüküm süren en büyük Türk devleti olan Osmanlı’yı hasta adam konumuna getiren düşmanlarımıza karşı verilen milli mücadelemiz ve ülkemizin, vatanımızın kurtulmasının sağlam temelleri 23 Nisanda atılmıştır.
Ya İstiklal ya ölüm. Bu söz hiç unutulmamalıdır.
Çünkü, bu tarih, her ne kadar 105 yıl önce tarihe atılmış bir imza olsa bile, bugün hala geçerliliği söz konusudur.
Türkiye’de gözleri olan, bu vatan topraklarını kendi toprakları olarak kabul edenler, egemenliğimizin 105 yıl önce kazanılmış olmasına rağmen, bunu hiç kabul etmediler. Türk milletini, insanları kendi aralarında bölmek, parçalamak adına sürekli olaylar çıkarıp, kardeş kavgasını sürekli ateşlediler.
Fakat, bu yaptıkları olaylarda hiçbir zaman başarılı olamadılar. Ülkemiz için, Türk devletinin yıkılması için sürekli alavere, dalavere çeviren sözde dost özde ise düşman olanlar, bir yandan siyasi, ideolojik tartışmalar ve kavgalarla diğer yandan ekonomik baskılarla, uluslar arası güç savaşlarına alet ettiler ülkemizi.
“Söz konusu vatansa, getirisi teferruattır “ anlayışı ile vatan, millet ve ülke sevdalısı olanlar sayesinde ülkemiz her türlü badireyi atlatmayı ve yeniden güçlü bir ülke olarak, devlet olarak tarihe Türk devletinin destanlarını yazdırmayı başardı.
Ne mutlu bizlere ki, böylesine güçlü bir kardeşlik bağımız var.
Savaş kazanmak kadar ülke kurmak, devlet kurmak, dostlarla ve düşmanlarla anlaşmak zordur. Çok şükür ki bize her zaman yol gösteren liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk var. O tarihlerde bile yaptığı icraatlarıyla bugünleri görebilme ve bizlere hala yolumuzu aydınlatmaya, ışık tutmaya devam edebilme becerisi kazandıran liderimiz sayesinde, hür ve bağımsız yaşamanın keyfini sürüyoruz.
Atatürk, o tarihlerde bugünleri görmüş ve 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisinin açılış gününün hatırası olarak bu günü geleceğimizin teminatı ve güvencesi olan çocuklarımıza armağan etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929 tarihinde Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve bu tarihten itibaren 23 Nisan yurt sathında Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Çocuklara armağan edilen tek uluslar arası bayram olma özelliği taşıyan 23 Nisan, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara güveninin göstergesidir.
Atatürk, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden tek liderdir.
UNESCO’nun 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan etmesiyle, bu bayram dünya çocuklarıyla bir arada, büyük bir coşku ve heyecanla kutlanmaktadır. Dünya barışı adına, geleceğin büyükleri ve yöneticileri olan çocukların bu gün vesilesiyle bir araya gelmeleri, çocukça bir masumiyetle birbirleriyle kucaklaşmaları bizim için gurur kaynağı olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk, gelecek nesillere verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmektedir; “Küçük hanımlar, Küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Sözleriyle çocuklarımızın geleceğin umudu ve mimarı olduklarını belirtmiştir.
Sevgili çocuklar, kahraman milletimizin evlatları olarak, sizler ülkemizin yarınlarısınız. Geleceğimizi temsil eden değerli çocuklarımız, geçmişten aldığınız güçle milletimizin yarınlarını şekillendireceksiniz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 105.yılını kutlamanın gurur ve mutluğunun içerisinde olduğumuz bu günde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı içtenlikle kutluyor, yürek dolusu sevgiler sunuyorum.
Ne mutlu Türküm diyene!