Büyükşehirlerin en büyük derdi ulaşım. Toplu taşıma, otopark, insanların güvenli yerlere araçlarını bırakması veya kent merkezinde araba ile gidilecek yerlerin azalması.
İnşaat Mühendisi arkadaşım Enver Yılmaz, Milliyetçi Hareket Partisi il başkanı yardımcısı iken, “yavaşlatılmış şehir Bursa!” başlıklı bir rapor hazırlamıştı. O dönemde, İnşaat Mühendisleri Odası’nın yönetiminde olan Enver Yılmaz, odanın tecrübeli mühendis meslektaşlarından da çeşitli öneriler almıştı. Raporu, dönemin MHP il başkanı Arif Demirören açıkladı.
Bursa kent merkezi o dönemde 7 ilçeden oluşuyordu. Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel, Gürsu, Gemlik ve Mudanya.
Her ilçe için ayrı ayrı ulaşım çözüm önerileri hazırlanmıştı. Biz, ortaya çıkan sonuç ve genel ulaşım sorunlarıyla ilgilenmiştik.
Yavaşlatılmış Şehir Bursa’nın en büyük önerilerinden bir tanesi, Tophane Hisar ile Emirsultan arasındaki yolun raylı sistem ile ulaşımının çözümlenip, trafiğe kapatılması idi. Tabi, o dönemlerde biz böyle bur öneriyi duyunca, “olmayacak duaya amin demeyelim!” düşüncesine kapıldı. Bu öneri, başka meslek odalarından da geldi daha sonra. Hatta, Şehir Plancıları Odası, daha sonraları Bursa Ulaşım Master planı tartışılırken, öneri olarak Tophane Emirsultan arası Yavaşlatılmış şehir uygulamasıyla bu caddenin trafiğe kapatılmasını istemişti.
Neyse o seneler 2007 tarihinde kaldı. Şimdi aradan tam tamına 17 sene gelmiş geçmiş.
Bursa’nın yine kent merkezi trafiği tartışılıyor. Herkes bazı önerilerde bulunuyor. Tabi, bu önerilerin bazılarının gerçekleşmesi, Bursa’nın mevcut fiziki yapısı için mümkün değil.
Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz ama, geçmişten günümüze kadar Bursa’yı yöneten mahalli idarecilerimiz maalesef bazı uygulamaları kulak ardı etmişler. Bazı uygulamaların önü siyaseten kesilmiş. Bazıları içinde para bulunmamış. Ama, inşaat ruhsatları verilirken, otopark harçları alınıp kasaya atılmış. Şimdi ne oldu bu paralar diye sormak, geriye dönüp incelemeler başlatmak sanırım artık beyhude zaman kaybı.
Çünkü, her türlü plan proje hazırlanırken bazı kişiler kayırılmış. Bugünde ayrı uygulamalara imza atılıyor. Bir cadde genişletilecek. Örnek, Atatürk Caddesi. Bu kentin kalbi. İnsan kalbinin aort ve mitrat damarları kadar önemli bir ulaşım yolu. Gelin görün ki, bu caddenin trafiğini kapatmak veya yolu genişletmek için plan proje hazırlayanlar bir dahaki seçimlerde kazanamamışlar.
Yolun bir tarafında kentin zengini A’nın malı mülkü var. Değil, istimlak edip yıkmak, önünden bile geçilirken destur çekiliyor. Karşı tarafında yine aynı nitelikteki zengin B’nin malı mülkü var. Yine, önünden geçilirken destur çekiliyor.
Rica, menet yok. Hep, “başka yer bulun!” deniliyor. Yada, “her şey bitti de bizim evimize, malımıza mı göz dikteniz?” diye birde sorular soruluyor.
Velhasıl Kelam, kimin kime gücü yetiyorsa, yol açılmasını, kentin düzenlenmesi engel olunuyor.
Bursa’nın gerçeği böyle.
Benim yaşlarımda olanlar hatırlarlar, 12 Eylül sonrasında işbaşına gelen, sonra 1984 yılında iktidar Anavatan Partisi’nden aday olup yeniden başkan seçilen rahmetli Ekrem Barışık’ın 1989 seçimlerinde aday yapılmayışının ana nedeni bu olsa gerek. Çünkü, başkanlıktan sonra normal vatandaş olarak hayata devam ederken kendisi bizzat söylemlerinde, “Atatürk Caddesi’ne dokunacağım! Diyen başkana Bursalı egemen güçler çok kısa zamanda teskere veriyorlar.” Diye şaka yollu konuşuyordu.
Onun için Bursa’da 1989 yılında işbaşına gelen Teoman Özalp yönetimi, Ulaşım Master Planı hazırlarken Atatürk Caddesi ve Yavaşlatılmış Şehir uygulaması önerilerini bir kenara bırakmış, cadde’ye Ulucami Önü, Heykel Önü ve Belediye önü olarak üç tane alt geçit ve geçit içi dükkanlar yaparak, ulaşıma neşter atılmıştı. Birde, caddede tek yön uygulamasına geçilmişti.
O tarihten bu yana Atatürk Caddesi hep aynı genişlikte. Sadece ara sıra yaya kaldırımları ve buraların çinileri, kaplamaları değişim gösteriyor.
Sonrasına bakalım. Yine 12 Eylül 1980 sonrasında planlanıp açılan Haşim İşcan Caddesi ve devamı, aradan geçen 44 yıl içinde çok şükür Yavuzselim Mahallesi’ne kadar uzatıldı. Ama, ne Atatürk Caddesi’ne nede bu kentin Atatürk Caddesi üst kesiminde kalan mahallelere ulaşım için yeni yollar açılmadı. Açılacak alternatif güzergahlar da zaten yok gibi.
Bugünlerde Bursa’da yine ulaşım tartışmaları yapılıyor. Konuşmalar, uygulamaya sokulması planlanan çalışmalar, öneriler çok uygun ve yerinde. Yapacak güç lazım bunları. Hala caddenin sağ köşesi ile sol köşesindeki egemen güçlerin hakimiyeti devam ediyor çünkü.
Şöyle konuşmak mümkün, Bursa’nın ulaşımında direksiyon kilitlendi. Açacak anahtar kayıp. Çilingirler Odası da üye eksikliği nedeniyle kapatıldı.
Hayaller Paris, gerçekler ise maalesef Bursa. Laf çok, konuşan çok, icraat sıfır. Senelerdir böyle gelmiş, böyle gidiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
Bursa’nın ulaşımında Direksiyon kilitlendi !
Büyükşehirlerin en büyük derdi ulaşım. Toplu taşıma, otopark, insanların güvenli yerlere araçlarını bırakması veya kent merkezinde araba ile gidilecek yerlerin azalması.
İnşaat Mühendisi arkadaşım Enver Yılmaz, Milliyetçi Hareket Partisi il başkanı yardımcısı iken, “yavaşlatılmış şehir Bursa!” başlıklı bir rapor hazırlamıştı. O dönemde, İnşaat Mühendisleri Odası’nın yönetiminde olan Enver Yılmaz, odanın tecrübeli mühendis meslektaşlarından da çeşitli öneriler almıştı. Raporu, dönemin MHP il başkanı Arif Demirören açıkladı.
Bursa kent merkezi o dönemde 7 ilçeden oluşuyordu. Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel, Gürsu, Gemlik ve Mudanya.
Her ilçe için ayrı ayrı ulaşım çözüm önerileri hazırlanmıştı. Biz, ortaya çıkan sonuç ve genel ulaşım sorunlarıyla ilgilenmiştik.
Yavaşlatılmış Şehir Bursa’nın en büyük önerilerinden bir tanesi, Tophane Hisar ile Emirsultan arasındaki yolun raylı sistem ile ulaşımının çözümlenip, trafiğe kapatılması idi. Tabi, o dönemlerde biz böyle bur öneriyi duyunca, “olmayacak duaya amin demeyelim!” düşüncesine kapıldı. Bu öneri, başka meslek odalarından da geldi daha sonra. Hatta, Şehir Plancıları Odası, daha sonraları Bursa Ulaşım Master planı tartışılırken, öneri olarak Tophane Emirsultan arası Yavaşlatılmış şehir uygulamasıyla bu caddenin trafiğe kapatılmasını istemişti.
Neyse o seneler 2007 tarihinde kaldı. Şimdi aradan tam tamına 17 sene gelmiş geçmiş.
Bursa’nın yine kent merkezi trafiği tartışılıyor. Herkes bazı önerilerde bulunuyor. Tabi, bu önerilerin bazılarının gerçekleşmesi, Bursa’nın mevcut fiziki yapısı için mümkün değil.
Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz ama, geçmişten günümüze kadar Bursa’yı yöneten mahalli idarecilerimiz maalesef bazı uygulamaları kulak ardı etmişler. Bazı uygulamaların önü siyaseten kesilmiş. Bazıları içinde para bulunmamış. Ama, inşaat ruhsatları verilirken, otopark harçları alınıp kasaya atılmış. Şimdi ne oldu bu paralar diye sormak, geriye dönüp incelemeler başlatmak sanırım artık beyhude zaman kaybı.
Çünkü, her türlü plan proje hazırlanırken bazı kişiler kayırılmış. Bugünde ayrı uygulamalara imza atılıyor. Bir cadde genişletilecek. Örnek, Atatürk Caddesi. Bu kentin kalbi. İnsan kalbinin aort ve mitrat damarları kadar önemli bir ulaşım yolu. Gelin görün ki, bu caddenin trafiğini kapatmak veya yolu genişletmek için plan proje hazırlayanlar bir dahaki seçimlerde kazanamamışlar.
Yolun bir tarafında kentin zengini A’nın malı mülkü var. Değil, istimlak edip yıkmak, önünden bile geçilirken destur çekiliyor. Karşı tarafında yine aynı nitelikteki zengin B’nin malı mülkü var. Yine, önünden geçilirken destur çekiliyor.
Rica, menet yok. Hep, “başka yer bulun!” deniliyor. Yada, “her şey bitti de bizim evimize, malımıza mı göz dikteniz?” diye birde sorular soruluyor.
Velhasıl Kelam, kimin kime gücü yetiyorsa, yol açılmasını, kentin düzenlenmesi engel olunuyor.
Bursa’nın gerçeği böyle.
Benim yaşlarımda olanlar hatırlarlar, 12 Eylül sonrasında işbaşına gelen, sonra 1984 yılında iktidar Anavatan Partisi’nden aday olup yeniden başkan seçilen rahmetli Ekrem Barışık’ın 1989 seçimlerinde aday yapılmayışının ana nedeni bu olsa gerek. Çünkü, başkanlıktan sonra normal vatandaş olarak hayata devam ederken kendisi bizzat söylemlerinde, “Atatürk Caddesi’ne dokunacağım! Diyen başkana Bursalı egemen güçler çok kısa zamanda teskere veriyorlar.” Diye şaka yollu konuşuyordu.
Onun için Bursa’da 1989 yılında işbaşına gelen Teoman Özalp yönetimi, Ulaşım Master Planı hazırlarken Atatürk Caddesi ve Yavaşlatılmış Şehir uygulaması önerilerini bir kenara bırakmış, cadde’ye Ulucami Önü, Heykel Önü ve Belediye önü olarak üç tane alt geçit ve geçit içi dükkanlar yaparak, ulaşıma neşter atılmıştı. Birde, caddede tek yön uygulamasına geçilmişti.
O tarihten bu yana Atatürk Caddesi hep aynı genişlikte. Sadece ara sıra yaya kaldırımları ve buraların çinileri, kaplamaları değişim gösteriyor.
Sonrasına bakalım. Yine 12 Eylül 1980 sonrasında planlanıp açılan Haşim İşcan Caddesi ve devamı, aradan geçen 44 yıl içinde çok şükür Yavuzselim Mahallesi’ne kadar uzatıldı. Ama, ne Atatürk Caddesi’ne nede bu kentin Atatürk Caddesi üst kesiminde kalan mahallelere ulaşım için yeni yollar açılmadı. Açılacak alternatif güzergahlar da zaten yok gibi.
Bugünlerde Bursa’da yine ulaşım tartışmaları yapılıyor. Konuşmalar, uygulamaya sokulması planlanan çalışmalar, öneriler çok uygun ve yerinde. Yapacak güç lazım bunları. Hala caddenin sağ köşesi ile sol köşesindeki egemen güçlerin hakimiyeti devam ediyor çünkü.
Şöyle konuşmak mümkün, Bursa’nın ulaşımında direksiyon kilitlendi. Açacak anahtar kayıp. Çilingirler Odası da üye eksikliği nedeniyle kapatıldı.
Hayaller Paris, gerçekler ise maalesef Bursa. Laf çok, konuşan çok, icraat sıfır. Senelerdir böyle gelmiş, böyle gidiyor.