Türk siyasi tarihinin bütün çakıl taşlarını temizleyip, yepyeni bir tarih yazan ve ülkemizde 22 yıldır aralıksız iktidar olan, seçimleri ise sürekli kazanan AK Parti’nin 23. Kuruluş yıldönümünde ortaya çıkan gerçeklere göre, “parti teşkilatlarında yorgunluk var!”
Siyaset uzun süreli ve engebeli yolları aşarak iktidara ulaşma sanatı olarak söylenir. Dünyanın dört bir köşesinde de siyasetin, insanları inandırıp, iktidarı ele geçirme yolu olarak gösterilmesi tesadüf değildir. Ülkemizde siyasi yapı, 1972 darbesi, 1980 darbesi, 91 muhtırası, 95 muhtırası, askeri tankların Ankara Sincan’da yürütülmesi, 15 Temmuz hain FETÖ darbesi vb. gibi olaylarla karşı karşıya kaldı.
Bazen askerler kazan kaldırdı. Bazen ekonomik istikrarsızlık, bazen de koalisyon ortaklarının kendi aralarında anlaşamayışları nedeniyle ülkemizde siyasi krizler yaşandı.
Sene 2001 yılına gelindiğinde ise 1999 seçimleri ardından Demokratik Sol Parti’nin bölücü terör örgütü liderinin Kenya’da yakalanıp ülkemize teslim edilmesi nedeniyle erken seçimlerde birinci parti oldu. Ama, hükümeti ANAP, MHP koalisyonu ile kurdu. Bu hükümetinde ömrü uzun olmadı. Ekonomik sıkıntılar, anarşi ve terör iktidarın yürütülmesine engel olan olayları yaşatmaya başlatmıştı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, 2002 senesinin Temmuz ayında Yörük- Türkmen Şenlikleri için geldiği Keles ilçemizin Kocayaylası’nda “hükümetin dayanma gücü ve siyasetin ülke sorunlarına çözüm üretme gücü tükenmek üzere, bunun içinde 2002 yılının Kasım ayında Erken genel seçim yapılmalı” diye açıklama yaptı. Bu açıklamaya bende bizzat şahitlik ederim.
Sonrasında olanlar oldu. 2001 yılının 14 Ağustos’ta kuruluş açıklaması yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 2002 yılındaki seçimlerin birinci partisi oldu. Seçmenler, sandıklarda siyasetçilere çok güzel bir ders verdiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sadece 2 parti girdi. Birisi CHP, diğeri AK Parti. Diğer partilere seçmen kırmızı kart gösterdi.
Türk siyasi tarihi işte o seçimlerden sonra değişmeye başladı. AK Parti’nin kurucuları arasında yer alan ve pek çok devlet hizmetinde imzası bulunan Bülent Arınç, partilerinin 23. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle şu açıklamayı yaptı;
“Anadolu’nun ve Anadolu insanın statükoya başkaldırısı olarak başlayan bu davanın kurucu bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. AK Parti’mizin karşılaştığı tüm zorluklarda inanç ve azimle yanında duranlardan ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet diliyor, yaşayanlara şükranlarımı sunuyorum.
AK Parti’nin en büyük başarısı tüm reformları milletimizden güç alarak hayata geçirmesiydi. “Millet için, milletle beraber” siyaset üreten AK Parti, her girdiği seçimden daha da güçlenerek çıktı. Gerçekleştirdiğimiz reformlarla 3Y ile mücadelede başarıya ulaştık. AB üyelik sürecinde çokça yol kat ettik. Ülkemize bürokrasi ve mevzuatlar bağlamında rahat bir nefes aldırdık. Toplumsal çatışmayı körükleyen etnik, siyasi ve ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması için tarihimizde eşi benzeri olmayan cesur adımlar attık.
Bugün geldiğimiz noktada, bir takım sıkıntılarımız var. Bazı konularda başarısız olduğumuzu da itiraf etmeliyiz. Bu yüzden milletimiz farklı taleplerde bulunuyor. Son seçim sonuçları da bunu kanıtlamaktadır. Bu talebe doğru cevap verebilecek yegâne parti yine AK Parti’dir. Adaleti, refahı ve kalkınmayı tekrar ancak biz sağlayabiliriz. Yurt içinde ve yurt dışında yaptığım gezilerde vatandaşlarımızda bu konuya dair bir karamsarlık görüyorum. “
Bülent Arınç, bu açıklamayı yayınladıktan sonra bir televizyon kanalında benzer bir soru üzerine “Bugün de düştüğümüz yerden kalkacağız. Sıkıntılardan kurtulacağız” açıklamasın tekrarladı.
Peki, Bülent Arınç’ın, “düştüğümüz yerden tekrar kalkacağız!” sözleri ne anlama geliyor?
Daha doğrusu soruyu şöyle sormak lazım; AK Parti ne yapıyor?
Siyasi yorumculara göre, Arınç, 31 Mart seçimleri başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda kazanılmayışını, AK Parti’nin kan kaybı olarak ifade ediyor.
Bana göre de çok doğru söylüyor.
Çünkü, AK Parti, son 10 yıldır uyguladığı politikalarla, halka ve vatandaşa yönelik yatırımları kesip, halkımızın ifadesine ve iddiasına göre bazı menfaat çeteleriyle iş birliği yapmaya başladı. Bir süre sabır eden vatandaşlar, mahalli seçimlerde “sabrımız artık taştı” diyerek, AK Parti’ye olan siyasi desteklerini çekmeye başladı. Bugün yapılan anketlerde de durum pek iç açısı değil, AK Parti açısından.
Bu dikkat çeken ifadeler ve yaşanılan olaylar AK Parti’nin 23. Kuruluş yıl dönümünde genel başkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşmasına yansıdı. “yorulan yolumuzdan çekilsin!” ifadesi, teşkilatların yorgun ve AK Parti’nin yükünü taşıyamaz hale geldiğine yorumlandı.
Aslında, seçmenler desteklerini çekmeye başladılar ama, hala AK Parti’nin genel seçimlere kadar yapacağı hizmet ve yatırımları da bekliyor. Mesela, emekliler, yılbaşı zammını bekliyorlar. Çünkü, Temmuz ayında bekledikleri zamları alamadılar. Mahalli seçim öncesinde de alamadılar. Bu nedenle AK Parti’nin söylemleri başka bile olsa emeklilere, “bana oy vermediniz, bende size fazla zam yapmam!” diye oyaladığını düşünüyorlar. Asgari ücret zam meselesi de aynı.
Mesela, kamu yatırımları, Bursa olarak bizler 13 yıldır Hızlı Tren Projesini bekliyoruz. Üniversite Görükle arası temel atılımı bizzat Erdoğan tarafından yapıldı ama, ortada projesi bile yokmuş. Geçit, Şehir Hastanesi hattı, 5 yıldır tamamlanamadı. Eski Devlet Hastanesi ve Acemler’deki Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi inşaatları tamamlanıp, buraları halka hizmet vermeye başlamadılar. AK Parti iktidarı ve Bursa teşkilatlarının eksileri böyle. Kamu hizmeti Bursa adına durma noktasında desek yeridir.
Yurt dışında eğitim gören, diploma alanların diplomalarının YÖK tarafından kabul edilmeyişi, yaklaşık 120 bin öğrencinin mağduriyeti varken, Lübnanlı, Suriyeli, Ukraynalı, İranlı’ların diploma denkliklerinin verilip, Türklere tanınmayan hakların onlara tanınması AK Parti iktidarına küsenlerin sayısını artırıyor.
Kısaca, vatandaşların beklentisi AK Parti “hizmet yaparsa oy toplar. Hizmet yoksa, oy da yok!”
Sözün özü, artık lafla peynir gemisi yürümüyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Muharrem KARABULUT
AK Parti ne yapıyor?
Türk siyasi tarihinin bütün çakıl taşlarını temizleyip, yepyeni bir tarih yazan ve ülkemizde 22 yıldır aralıksız iktidar olan, seçimleri ise sürekli kazanan AK Parti’nin 23. Kuruluş yıldönümünde ortaya çıkan gerçeklere göre, “parti teşkilatlarında yorgunluk var!”
Siyaset uzun süreli ve engebeli yolları aşarak iktidara ulaşma sanatı olarak söylenir. Dünyanın dört bir köşesinde de siyasetin, insanları inandırıp, iktidarı ele geçirme yolu olarak gösterilmesi tesadüf değildir. Ülkemizde siyasi yapı, 1972 darbesi, 1980 darbesi, 91 muhtırası, 95 muhtırası, askeri tankların Ankara Sincan’da yürütülmesi, 15 Temmuz hain FETÖ darbesi vb. gibi olaylarla karşı karşıya kaldı.
Bazen askerler kazan kaldırdı. Bazen ekonomik istikrarsızlık, bazen de koalisyon ortaklarının kendi aralarında anlaşamayışları nedeniyle ülkemizde siyasi krizler yaşandı.
Sene 2001 yılına gelindiğinde ise 1999 seçimleri ardından Demokratik Sol Parti’nin bölücü terör örgütü liderinin Kenya’da yakalanıp ülkemize teslim edilmesi nedeniyle erken seçimlerde birinci parti oldu. Ama, hükümeti ANAP, MHP koalisyonu ile kurdu. Bu hükümetinde ömrü uzun olmadı. Ekonomik sıkıntılar, anarşi ve terör iktidarın yürütülmesine engel olan olayları yaşatmaya başlatmıştı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, 2002 senesinin Temmuz ayında Yörük- Türkmen Şenlikleri için geldiği Keles ilçemizin Kocayaylası’nda “hükümetin dayanma gücü ve siyasetin ülke sorunlarına çözüm üretme gücü tükenmek üzere, bunun içinde 2002 yılının Kasım ayında Erken genel seçim yapılmalı” diye açıklama yaptı. Bu açıklamaya bende bizzat şahitlik ederim.
Sonrasında olanlar oldu. 2001 yılının 14 Ağustos’ta kuruluş açıklaması yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) 2002 yılındaki seçimlerin birinci partisi oldu. Seçmenler, sandıklarda siyasetçilere çok güzel bir ders verdiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sadece 2 parti girdi. Birisi CHP, diğeri AK Parti. Diğer partilere seçmen kırmızı kart gösterdi.
Türk siyasi tarihi işte o seçimlerden sonra değişmeye başladı. AK Parti’nin kurucuları arasında yer alan ve pek çok devlet hizmetinde imzası bulunan Bülent Arınç, partilerinin 23. Kuruluş yıl dönümü nedeniyle şu açıklamayı yaptı;
“Anadolu’nun ve Anadolu insanın statükoya başkaldırısı olarak başlayan bu davanın kurucu bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. AK Parti’mizin karşılaştığı tüm zorluklarda inanç ve azimle yanında duranlardan ahirete irtihal edenlere Allah’tan rahmet diliyor, yaşayanlara şükranlarımı sunuyorum.
AK Parti’nin en büyük başarısı tüm reformları milletimizden güç alarak hayata geçirmesiydi. “Millet için, milletle beraber” siyaset üreten AK Parti, her girdiği seçimden daha da güçlenerek çıktı. Gerçekleştirdiğimiz reformlarla 3Y ile mücadelede başarıya ulaştık. AB üyelik sürecinde çokça yol kat ettik. Ülkemize bürokrasi ve mevzuatlar bağlamında rahat bir nefes aldırdık. Toplumsal çatışmayı körükleyen etnik, siyasi ve ekonomik sorunların çözüme kavuşturulması için tarihimizde eşi benzeri olmayan cesur adımlar attık.
Bugün geldiğimiz noktada, bir takım sıkıntılarımız var. Bazı konularda başarısız olduğumuzu da itiraf etmeliyiz. Bu yüzden milletimiz farklı taleplerde bulunuyor. Son seçim sonuçları da bunu kanıtlamaktadır. Bu talebe doğru cevap verebilecek yegâne parti yine AK Parti’dir. Adaleti, refahı ve kalkınmayı tekrar ancak biz sağlayabiliriz. Yurt içinde ve yurt dışında yaptığım gezilerde vatandaşlarımızda bu konuya dair bir karamsarlık görüyorum. “
Bülent Arınç, bu açıklamayı yayınladıktan sonra bir televizyon kanalında benzer bir soru üzerine “Bugün de düştüğümüz yerden kalkacağız. Sıkıntılardan kurtulacağız” açıklamasın tekrarladı.
Peki, Bülent Arınç’ın, “düştüğümüz yerden tekrar kalkacağız!” sözleri ne anlama geliyor?
Daha doğrusu soruyu şöyle sormak lazım; AK Parti ne yapıyor?
Siyasi yorumculara göre, Arınç, 31 Mart seçimleri başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda kazanılmayışını, AK Parti’nin kan kaybı olarak ifade ediyor.
Bana göre de çok doğru söylüyor.
Çünkü, AK Parti, son 10 yıldır uyguladığı politikalarla, halka ve vatandaşa yönelik yatırımları kesip, halkımızın ifadesine ve iddiasına göre bazı menfaat çeteleriyle iş birliği yapmaya başladı. Bir süre sabır eden vatandaşlar, mahalli seçimlerde “sabrımız artık taştı” diyerek, AK Parti’ye olan siyasi desteklerini çekmeye başladı. Bugün yapılan anketlerde de durum pek iç açısı değil, AK Parti açısından.
Bu dikkat çeken ifadeler ve yaşanılan olaylar AK Parti’nin 23. Kuruluş yıl dönümünde genel başkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuşmasına yansıdı. “yorulan yolumuzdan çekilsin!” ifadesi, teşkilatların yorgun ve AK Parti’nin yükünü taşıyamaz hale geldiğine yorumlandı.
Aslında, seçmenler desteklerini çekmeye başladılar ama, hala AK Parti’nin genel seçimlere kadar yapacağı hizmet ve yatırımları da bekliyor. Mesela, emekliler, yılbaşı zammını bekliyorlar. Çünkü, Temmuz ayında bekledikleri zamları alamadılar. Mahalli seçim öncesinde de alamadılar. Bu nedenle AK Parti’nin söylemleri başka bile olsa emeklilere, “bana oy vermediniz, bende size fazla zam yapmam!” diye oyaladığını düşünüyorlar. Asgari ücret zam meselesi de aynı.
Mesela, kamu yatırımları, Bursa olarak bizler 13 yıldır Hızlı Tren Projesini bekliyoruz. Üniversite Görükle arası temel atılımı bizzat Erdoğan tarafından yapıldı ama, ortada projesi bile yokmuş. Geçit, Şehir Hastanesi hattı, 5 yıldır tamamlanamadı. Eski Devlet Hastanesi ve Acemler’deki Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi inşaatları tamamlanıp, buraları halka hizmet vermeye başlamadılar. AK Parti iktidarı ve Bursa teşkilatlarının eksileri böyle. Kamu hizmeti Bursa adına durma noktasında desek yeridir.
Yurt dışında eğitim gören, diploma alanların diplomalarının YÖK tarafından kabul edilmeyişi, yaklaşık 120 bin öğrencinin mağduriyeti varken, Lübnanlı, Suriyeli, Ukraynalı, İranlı’ların diploma denkliklerinin verilip, Türklere tanınmayan hakların onlara tanınması AK Parti iktidarına küsenlerin sayısını artırıyor.
Kısaca, vatandaşların beklentisi AK Parti “hizmet yaparsa oy toplar. Hizmet yoksa, oy da yok!”
Sözün özü, artık lafla peynir gemisi yürümüyor.