Koşarak panikle Lordun yanına geldi ve dedi ki: “Lordum, o adam yarın yeni bir devlet kuruyor”
Lord dedi ki: Kursun, Osmanlıyı yıktığımız gibi, onu da yakın zamanda yıkarız, Osmanlıyı yıkmak uzun sürdü, ama bunları daha kısa sürede yıkarız, çünkü Osmanlıya soktuğumuz fitne hâlâ onların içinde.
-Lordum, ama bu adam çok zeki çok.
-Zeki olmak, güçlü olmak bir işe yaramaz.
-Lordum, o gücünü etrafına hissettiriyor.
-Güçlülük, birlik, beraberlikle olur, onlar birbirlerine girecekler, onun kurduğu mecliste onlarca bizim amaçlarımıza hizmet edenler var, bazıları zaten bizim adamımız, bazıları da farkında olmasalar bile, söylemleri ve yaptıkları ile bizim amaçlarımıza hizmet ediyorlar.
-Lordum, onların ülkelerinden çok zeki çocuklar ortaya çıkıyor, bu zeki çocuklar, o adamın yolunu takip ederlerse, o ülkeyi Dünya’da hiçbir ülke tutamaz.
-Elbette biliyoruz, o topraklar Dünya’nın en değerli toprakları, o ülkede çıkan ekinler, üzümler, zeytinler, incirler, kayısılar, şeftaliler, armutlar, ahlatlar, alıçlar, haşhaşlar, her türlü meyve sebzeler, çocukların beyinlerini nasıl çalıştırdığını biliyoruz, orada yaşanan dört mevsim, Dünya’da başka bir yerde olay kolay yaşanmıyor. Suyu, havası, toprağı, güneşi, ülkenin insanlarının çok zeki olmasını sağlıyor.
-Lordum, peki bunlara nasıl engel olacağız?
-Sen merak etme, planlar hazır, ana plan o ülkeyi ele geçirmek, gücünü kırmak, Osmanlı’ya soktuğumuz fitneye devam etmek.
- Bunlar nasıl olacak Lordum.
- Planlara devam ederek olacak. Bak haritaları bile ona göre yaptık, onların diğer Türk Devletleri ile bağlarını kopardık.
Onların içine din fitnesi, mezhepçilik, tarikatçılık, cemaatçilik fitnesi, Alevilik, Sünnilik fitnesi, ırkçılık fitnesi, sağcılık solculuk fitnesi, o partiden bu partiden deme fitnesi, soktuk.
Bunlar daha da alevlenecek, cemaat ve tarikatları kuran ve onları ayrı ayrı destekleyen zaten bizim atalarımız.
Her cemaat tarikatın içinde onlarca adamımız var, onları yönlendiren zaten biziz, onlar “senden benden, senden değil benden değil” kavgasıyla, ayrımcılık yaparak ülkenin yıkılmasında en büyük etken olacak.
-Peki Lordum, Atatürk’ü destekleyenlere nasıl engel olacaksınız, gelecek nesillerin onunla ilgili sevgileri, onu örnek almaları ne olacak?
- Atatürk’ü dinsiz, kâfir, deccal olarak göstereceğiz. Cemaat tarikatlarda her sohbette, Atatürk’ten bahsederek dinsiz, deccal olduğunu akıllara kazıyacağız.
Zaten bir ülkeyi yıkmak istiyorsan önce vatanseverlerini yok edeceksin, birbirine sokacaksın, içlere ayrımcılık, kin nefret sokacaksın, biz de onu yapacağız, vatanseverleri küçük düşüreceğiz, Halkın gözünde dinsiz gibi göstereceğiz.
Hatta kendini aydın zanneden birçok kimseyi de televizyonlara çıkararak, Atatürk’e “o dine inanmıyordu, o ateistti” diye beyanlar verdireceğiz.
- Peki Lordum, yetişen zeki çocuklar ne olacak?
-Sen hiç merak etme, o da tamam, o zeki çocukları önce kendi kurduğumuz okullara, aileleri ikna ederek alacağız, sonra da onları kendi ülkelerimizin üniversitelerine alıp, kendi ülkemizin çıkarlarına hizmet ettireceğiz.
- Ama Lordum, bunu anlayanlar gelmezler
- Onların bazılarına; ilimden, eşitlikten, adaletten, insanı değerlerden, özgürlükten bahsederek ikna edeceğiz.
Bazılarını da dinden, Allah'tan, kitaptan bahsederek ikna edeceğiz, onlarda bunlara inanacak, gelecek ve çıkarlarımıza hizmet edecekler.
GÜNÜMÜZ UYARLAMASI
-Peki Lordum, basın, televizyonlar, siyasi alan, üniversiteler, nasıl kontrol edilecek?
- Sen hiç merak etme, Dünya’da Türkler kadar birbiriyle kavga eden ikinci bir millet yoktur, bak tarihte birbirleriyle kavga ederek, nice kurdukları devletleri yıktılar.
Basını, televizyonları zaten biz kontrol ediyoruz, her gün orada tartışmalar yaptırarak, ülke insanının içine kin aşılamaya, ayrımcılık aşılamaya devam edeceğiz.
Siyasilerin içine adamlarımız koyarak, onları her gün Halkın gözü önünde birbirine saldırtacağız, ayrımcılığı işleyip, Halkın içine kin nefreti sokmaya devam edeceğiz, her partide her zaman adamlarımız olacak. Devleti yıkıncaya kadar devam edeceğiz.
Hatta televizyonlarda, 3 kişi bir tarafta, 3 kişi karşı tarafta olarak görsel ayrımcılık beyinlere kazınıyordu.
Sonra sözsel ayrımcılık, beyinlere ekilerek ayrıştırmalar devam ediyordu, hele tartışmaların dozu artırılarak, kin ve nefret iyice alevlendiriyordu.
Plan büyüktü, siyasiler her gün televizyonlarda birbirine girerek, Halkın içine, iyice ayrıştırma enjekte ediliyordu, kahvelerde Halk birbirine giriyordu.
Üniversitelerde hocalar birlik olamıyor, içlerde kıskançlık oluşturuluyordu.
Zeki vatanperver çocukların hızla önü kesiliyordu.
Üniversiteler, hızla cemaatlerin eline geçiyor, onlar da kendi taraftarlarını hızla kadrolaştırıyordu.
Evet, plan büyüktü ve ince ince ortaya konuyordu. Lâkin bir damar vardı, bir türlü ona engel olunamıyordu. Bir damar vardı, Atatürk'ün işaret ettiği "damarlarındaki asîl kan" işte bu bir türlü ele geçirilemiyordu.
Sadece Amerika’da Üniversitelerde, 10 binin üzerinde Türk çocuğu var. Düşünün bir kez, 10 binin üzerinde zeki çocuğumuz, onlara hizmet veriyor, onların kalkınmasında rol oynuyor. Bu çocuklar ülkemize gelmeye kalktığında, ama içerden ama dışarıdan ne oyunlarla geri gönderiliyor.
Hep, Cumhuriyeti kurmakla avunduk durduk. Ama bir türlü Cumhuriyetimizle övünemedik, gurur duymadık.
Ekonomik olarak kalkınamadık, ülkemizin insanlarından gelecek kaygısını silemedik.
Ülkemizin topraktan çıkan değerlerini, layıkıyla dünyaya pazarlayamadık.
Dünyada, ekonomik alanda bizim paramızdan daha değersiz bir para yok.
Paranızın değeri, ülkenizin kalkınmışlığı ile ilgilidir. Her yıl, Cumhuriyeti kurduk diye avunup duruyoruz. Peki; Yaşatabiliyoruz mu? Geliştirebiliyoruz mu
Kalkındırabiliyoruz mu? Doğan Cumhuriyeti,
Atatürk kurdu, ama biz her gün biraz daha öldürüyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Lordun planları
Koşarak panikle Lordun yanına geldi ve dedi ki: “Lordum, o adam yarın yeni bir devlet kuruyor”
Lord dedi ki: Kursun, Osmanlıyı yıktığımız gibi, onu da yakın zamanda yıkarız, Osmanlıyı yıkmak uzun sürdü, ama bunları daha kısa sürede yıkarız, çünkü Osmanlıya soktuğumuz fitne hâlâ onların içinde.
-Lordum, ama bu adam çok zeki çok.
-Zeki olmak, güçlü olmak bir işe yaramaz.
-Lordum, o gücünü etrafına hissettiriyor.
-Güçlülük, birlik, beraberlikle olur, onlar birbirlerine girecekler, onun kurduğu mecliste onlarca bizim amaçlarımıza hizmet edenler var, bazıları zaten bizim adamımız, bazıları da farkında olmasalar bile, söylemleri ve yaptıkları ile bizim amaçlarımıza hizmet ediyorlar.
-Lordum, onların ülkelerinden çok zeki çocuklar ortaya çıkıyor, bu zeki çocuklar, o adamın yolunu takip ederlerse, o ülkeyi Dünya’da hiçbir ülke tutamaz.
-Elbette biliyoruz, o topraklar Dünya’nın en değerli toprakları, o ülkede çıkan ekinler, üzümler, zeytinler, incirler, kayısılar, şeftaliler, armutlar, ahlatlar, alıçlar, haşhaşlar, her türlü meyve sebzeler, çocukların beyinlerini nasıl çalıştırdığını biliyoruz, orada yaşanan dört mevsim, Dünya’da başka bir yerde olay kolay yaşanmıyor. Suyu, havası, toprağı, güneşi, ülkenin insanlarının çok zeki olmasını sağlıyor.
-Lordum, peki bunlara nasıl engel olacağız?
-Sen merak etme, planlar hazır, ana plan o ülkeyi ele geçirmek, gücünü kırmak, Osmanlı’ya soktuğumuz fitneye devam etmek.
- Bunlar nasıl olacak Lordum.
- Planlara devam ederek olacak. Bak haritaları bile ona göre yaptık, onların diğer Türk Devletleri ile bağlarını kopardık.
Onların içine din fitnesi, mezhepçilik, tarikatçılık, cemaatçilik fitnesi, Alevilik, Sünnilik fitnesi, ırkçılık fitnesi, sağcılık solculuk fitnesi, o partiden bu partiden deme fitnesi, soktuk.
Bunlar daha da alevlenecek, cemaat ve tarikatları kuran ve onları ayrı ayrı destekleyen zaten bizim atalarımız.
Her cemaat tarikatın içinde onlarca adamımız var, onları yönlendiren zaten biziz, onlar “senden benden, senden değil benden değil” kavgasıyla, ayrımcılık yaparak ülkenin yıkılmasında en büyük etken olacak.
-Peki Lordum, Atatürk’ü destekleyenlere nasıl engel olacaksınız, gelecek nesillerin onunla ilgili sevgileri, onu örnek almaları ne olacak?
- Atatürk’ü dinsiz, kâfir, deccal olarak göstereceğiz. Cemaat tarikatlarda her sohbette, Atatürk’ten bahsederek dinsiz, deccal olduğunu akıllara kazıyacağız.
Zaten bir ülkeyi yıkmak istiyorsan önce vatanseverlerini yok edeceksin, birbirine sokacaksın, içlere ayrımcılık, kin nefret sokacaksın, biz de onu yapacağız, vatanseverleri küçük düşüreceğiz, Halkın gözünde dinsiz gibi göstereceğiz.
Hatta kendini aydın zanneden birçok kimseyi de televizyonlara çıkararak, Atatürk’e “o dine inanmıyordu, o ateistti” diye beyanlar verdireceğiz.
- Peki Lordum, yetişen zeki çocuklar ne olacak?
-Sen hiç merak etme, o da tamam, o zeki çocukları önce kendi kurduğumuz okullara, aileleri ikna ederek alacağız, sonra da onları kendi ülkelerimizin üniversitelerine alıp, kendi ülkemizin çıkarlarına hizmet ettireceğiz.
- Ama Lordum, bunu anlayanlar gelmezler
- Onların bazılarına; ilimden, eşitlikten, adaletten, insanı değerlerden, özgürlükten bahsederek ikna edeceğiz.
Bazılarını da dinden, Allah'tan, kitaptan bahsederek ikna edeceğiz, onlarda bunlara inanacak, gelecek ve çıkarlarımıza hizmet edecekler.
GÜNÜMÜZ UYARLAMASI
-Peki Lordum, basın, televizyonlar, siyasi alan, üniversiteler, nasıl kontrol edilecek?
- Sen hiç merak etme, Dünya’da Türkler kadar birbiriyle kavga eden ikinci bir millet yoktur, bak tarihte birbirleriyle kavga ederek, nice kurdukları devletleri yıktılar.
Basını, televizyonları zaten biz kontrol ediyoruz, her gün orada tartışmalar yaptırarak, ülke insanının içine kin aşılamaya, ayrımcılık aşılamaya devam edeceğiz.
Siyasilerin içine adamlarımız koyarak, onları her gün Halkın gözü önünde birbirine saldırtacağız, ayrımcılığı işleyip, Halkın içine kin nefreti sokmaya devam edeceğiz, her partide her zaman adamlarımız olacak. Devleti yıkıncaya kadar devam edeceğiz.
Hatta televizyonlarda, 3 kişi bir tarafta, 3 kişi karşı tarafta olarak görsel ayrımcılık beyinlere kazınıyordu.
Sonra sözsel ayrımcılık, beyinlere ekilerek ayrıştırmalar devam ediyordu, hele tartışmaların dozu artırılarak, kin ve nefret iyice alevlendiriyordu.
Plan büyüktü, siyasiler her gün televizyonlarda birbirine girerek, Halkın içine, iyice ayrıştırma enjekte ediliyordu, kahvelerde Halk birbirine giriyordu.
Üniversitelerde hocalar birlik olamıyor, içlerde kıskançlık oluşturuluyordu.
Zeki vatanperver çocukların hızla önü kesiliyordu.
Üniversiteler, hızla cemaatlerin eline geçiyor, onlar da kendi taraftarlarını hızla kadrolaştırıyordu.
Evet, plan büyüktü ve ince ince ortaya konuyordu. Lâkin bir damar vardı, bir türlü ona engel olunamıyordu. Bir damar vardı, Atatürk'ün işaret ettiği "damarlarındaki asîl kan" işte bu bir türlü ele geçirilemiyordu.
Sadece Amerika’da Üniversitelerde, 10 binin üzerinde Türk çocuğu var. Düşünün bir kez, 10 binin üzerinde zeki çocuğumuz, onlara hizmet veriyor, onların kalkınmasında rol oynuyor. Bu çocuklar ülkemize gelmeye kalktığında, ama içerden ama dışarıdan ne oyunlarla geri gönderiliyor.
Hep, Cumhuriyeti kurmakla avunduk durduk. Ama bir türlü Cumhuriyetimizle övünemedik, gurur duymadık.
Ekonomik olarak kalkınamadık, ülkemizin insanlarından gelecek kaygısını silemedik.
Ülkemizin topraktan çıkan değerlerini, layıkıyla dünyaya pazarlayamadık.
Dünyada, ekonomik alanda bizim paramızdan daha değersiz bir para yok.
Paranızın değeri, ülkenizin kalkınmışlığı ile ilgilidir. Her yıl, Cumhuriyeti kurduk diye avunup duruyoruz. Peki; Yaşatabiliyoruz mu? Geliştirebiliyoruz mu
Kalkındırabiliyoruz mu? Doğan Cumhuriyeti,
Atatürk kurdu, ama biz her gün biraz daha öldürüyoruz.