Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Gölve köyünden gelerek İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı.
Asıl adı Mehmet Nusret olan yazar, Hanife Hanım ile bahçıvanbaşı, iaşe memuru gibi görevlerde bulunan İmam Abdülaziz Efendi'nin oğlu olarak İstanbul Heybeliada'da doğdu. 5-6 yaşlarında iken babası tarafından tanıştırıldığı Ali Galip Efendi'den okuma yazma ve Arapça öğrenen Nesin, henüz 8 yaşında iken hafız oldu.
Devletin genelde aydın insanlarımıza uyguladığı acımasız baskılardan nasibini bolca alan kişilerin başında gelir Aziz Nesin.
Başarılı bir öğrenci olmasına rağmen girdiği ordu dan ihraç edilmiştir. Çocuk yaşta annesini kaybeden Aziz Nesin' e Devlet tarafından verilen hapisler, sürgünler ve yasaklar ile çok üzülenlerdenim, fakat bir o kadar da babası Abdülaziz efendiye çok üzüldüğümü belirtmeliyim. Çok sevdiği eşini erken kaybetmesi ve Aziz Nesin'in çileli hayatını ömrünün sonuna kadar üzülerek izlemesi, torunlarına bakması ayrı bir yük olmuştur.
"Mahalle Mektebi uzak… Kış, soğuk, kar…
Paltom yok…
Üşüyorum, ellerim donuyor.
Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana.
Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.
Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına
Sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.
Okul dönüşü eve gelince ellerim sızım sızım sızlar… Bir akşam, eve geldim yine, annem: “Çantan nerde?” dedi.
Babam bu olayı, sonraları çok başka türlü anlatırdı: “Yepyeni bir çanta almıştım…
Çok pahalı bir çanta… Çok güzel bir çanta… Sağlam çanta…
Üç gözü vardı çantanın… Hem de kilidi vardı çantanın…
O güzelim çantayı taşıdığı ilk gün yolda düşürmemiş mi elleri üşüyüp de…
Vah benim oğlum… ‘Çantan nerde?’ diye sorup da kolunun altında göremeyince çantayı, başladı ağlamaya…
'Ağlama oğlum, ben sana daha iyisini alırım’ dedim. Daha güzel bir çanta aldım…“
Babam böyle anlatırdı; anlata anlata, bu anlattıklarına iyice inanmıştı.
Babam, içinden geçenleri, dileğini anlatıyordu.
Dileğini olmuş sanıp, inanarak anlatıyordu.
Hiçbir zaman: Baba öyle değildi diyemedim.
O, gülerek anlatırdı, ben de gülerek dinlerdim.
Çoğumuz kendi suçumuzmuş gibi yoksulluğumuzdan utanırız.
Ben de yıllarca yoksulluk ayıbımdan utandım, taa yazar olana dek… Çoğunluğun yoksul olduğu ülkede, yoksulluğun değil, varlıklı lığın daha utanılası olduğunu yazarlığa başlayınca anladım."
Aziz Nesin
Dünya Gözüme Kaçtı.
(Aziz Nesin'in babası Abdülaziz Efendi'ye yazdığı şiir...)
BABAM
Dünyaların en iyi babası benim babamdır.
Düşmandır düşüncelerimiz,
Dosttur ellerimiz
Dünyada tek elini öptüğüm
Babamdır.
Kırkını geçtin adam olmadın der.
Başım önümde dinlerim.
Önünde tek baş eğdiğim babamdır.
Sabahlara dek Kur'an okur.
Anamın ruhuna.
İnanır ona kavuşacağına
Bana gavur der.
Diş bilemeden.
Dünyada tek bağışladığı ben,
Tek bağışladığım odur.
Başım derde girdikçe bakar çocuklarıma.
Bir türlü ölemiyorum der senin yüzünden
Çocuklar ortada kalacak
Ölemez kahrımdan benim.
Yaşamak zorunda benim yüzümden
Gözlerindeki ateş bakışlarında söner
Tuttuğun altın olsun der.
Çocukluğumu tek anlayan odur.
Dünyaların en iyi babası benim babamdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Aziz Nesin ve Babası
Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Gölve köyünden gelerek İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı.
Asıl adı Mehmet Nusret olan yazar, Hanife Hanım ile bahçıvanbaşı, iaşe memuru gibi görevlerde bulunan İmam Abdülaziz Efendi'nin oğlu olarak İstanbul Heybeliada'da doğdu. 5-6 yaşlarında iken babası tarafından tanıştırıldığı Ali Galip Efendi'den okuma yazma ve Arapça öğrenen Nesin, henüz 8 yaşında iken hafız oldu.
Devletin genelde aydın insanlarımıza uyguladığı acımasız baskılardan nasibini bolca alan kişilerin başında gelir Aziz Nesin.
Başarılı bir öğrenci olmasına rağmen girdiği ordu dan ihraç edilmiştir. Çocuk yaşta annesini kaybeden Aziz Nesin' e Devlet tarafından verilen hapisler, sürgünler ve yasaklar ile çok üzülenlerdenim, fakat bir o kadar da babası Abdülaziz efendiye çok üzüldüğümü belirtmeliyim. Çok sevdiği eşini erken kaybetmesi ve Aziz Nesin'in çileli hayatını ömrünün sonuna kadar üzülerek izlemesi, torunlarına bakması ayrı bir yük olmuştur.
"Mahalle Mektebi uzak… Kış, soğuk, kar…
Paltom yok…
Üşüyorum, ellerim donuyor.
Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana.
Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.
Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına
Sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.
Okul dönüşü eve gelince ellerim sızım sızım sızlar… Bir akşam, eve geldim yine, annem: “Çantan nerde?” dedi.
Eğilip kolumun altına baktım, çanta yok… Yolda, soğuktan elim uyuşmuş, parmaklarım duyarlığını yitirmiş, çantanın düştüğünden haberim bile olmamış. Dönüp baktım, aradım geçtiğim yolları; çanta yok…
Babam bu olayı, sonraları çok başka türlü anlatırdı: “Yepyeni bir çanta almıştım…
Çok pahalı bir çanta… Çok güzel bir çanta… Sağlam çanta…
Üç gözü vardı çantanın… Hem de kilidi vardı çantanın…
O güzelim çantayı taşıdığı ilk gün yolda düşürmemiş mi elleri üşüyüp de…
Vah benim oğlum… ‘Çantan nerde?’ diye sorup da kolunun altında göremeyince çantayı, başladı ağlamaya…
'Ağlama oğlum, ben sana daha iyisini alırım’ dedim. Daha güzel bir çanta aldım…“
Babam böyle anlatırdı; anlata anlata, bu anlattıklarına iyice inanmıştı.
Babam, içinden geçenleri, dileğini anlatıyordu.
Dileğini olmuş sanıp, inanarak anlatıyordu.
Hiçbir zaman: Baba öyle değildi diyemedim.
O, gülerek anlatırdı, ben de gülerek dinlerdim.
Çoğumuz kendi suçumuzmuş gibi yoksulluğumuzdan utanırız.
Ben de yıllarca yoksulluk ayıbımdan utandım, taa yazar olana dek… Çoğunluğun yoksul olduğu ülkede, yoksulluğun değil, varlıklı lığın daha utanılası olduğunu yazarlığa başlayınca anladım."
Aziz Nesin
Dünya Gözüme Kaçtı.
(Aziz Nesin'in babası Abdülaziz Efendi'ye yazdığı şiir...)
BABAM
Dünyaların en iyi babası benim babamdır.
Düşmandır düşüncelerimiz,
Dosttur ellerimiz
Dünyada tek elini öptüğüm
Babamdır.
Kırkını geçtin adam olmadın der.
Başım önümde dinlerim.
Önünde tek baş eğdiğim babamdır.
Sabahlara dek Kur'an okur.
Anamın ruhuna.
İnanır ona kavuşacağına
Bana gavur der.
Diş bilemeden.
Dünyada tek bağışladığı ben,
Tek bağışladığım odur.
Başım derde girdikçe bakar çocuklarıma.
Bir türlü ölemiyorum der senin yüzünden
Çocuklar ortada kalacak
Ölemez kahrımdan benim.
Yaşamak zorunda benim yüzümden
Gözlerindeki ateş bakışlarında söner
Tuttuğun altın olsun der.
Çocukluğumu tek anlayan odur.
Dünyaların en iyi babası benim babamdır.