Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; ne kelimelere sığar ne de tarihe.

İsa’nın doğumundan 14 bin yıl önceye kadar giden yerleşim yerleri sende (Göbeklitepe),

Yedi büyük medeniyetin izleri sende,

Kitabı olan dinlerin ilk ibadet alanları sende,

Dünyanın ikinci en büyük sinagogu sende (Edirne),

İlk kilise sende (Antakya),

Vatikan’dan önceki en büyük Hristiyan ibadet yeri olan Ayasofya sende,

Dünya tarihinin en büyük mimarlarından biri olan Sinan sende,

Lokman Hekim sende,

Hristiyanlığın kurucularından Saint Paulus (St. Paul) sende (Antakya-Tarsus-Vatikan), Noel Baba Demre’li,

Meryem Ana Efes’li,

Hz. İsa ve Meryem’in portrelerinin kabul edildiği İznik (Nicea-Bursa) sende,

Camilerin en güzelleri ve büyükleri sende (Selimiye-Süleymaniye ve Ulu Camii), Binlerce sebze ve meyvenin genetik mirası sende,

Buğdayın ilk ekildiği topraklar sende,

Şarabın anavatanı sensin,

Asya’nın Avrupa’ya bağlandığı İstanbul Boğazı sende,

Bilinen her çeşit maden sende,

Dünyanın en büyük topunu dökerek çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet sende,

Bilinen en büyük kanun koyuculardan olan Kanuni Sultan Süleyman sende,

Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlânâ, Âşık Paşa ve Ahi Evran sende.

Filozoflardan;

Thales, Anaksimandros , Aristoteles, Anaksimenes, Herakleitos, Diogenes, Herakleides, Straton, Kleanthes, Zeno, Epiktetos, Apollonios ve Aristarkos Anadolu’nun bir merkez olarak anılmasında öne çıkan ünlü isimler.

Her biri Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaşadılar, insanlığın gelişmesini sağladılar.

ARİSTOTELES

Örneğin; batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri olan Aristoteles, eserlerini fizik, gökbilim, felsefe, mantık, zooloji, biyoloji, siyaset gibi konularda verdi. İslam felsefesini de derinden etkileyen filozof, hayatının üç yılını Assos’ta geçirdi. Günümüz Behramkale sınırları içerisinde bir felsefe okulu da kurdu.
Felsefe kitapları kaleme alan Aristoteles, eserleriyle günümüze kadar ulaşmış ve günümüzde de düşünceleriyle kitleleri etkilemeye devam etmektedir.

Yerin altında yaşam alanları olan Ürgüp sende (40 kat),

İlk kaya mezarları sende,

El yazması kitap arşivin inanılmaz,

72 ayrı dilin konuşulduğu coğrafya Anadolu.

Farklı dinlere mensup insanların aynı mezarlıkta olduğu yer Türkiye (Mersin-Hatay),

25 bin kişilik tiyatro da Anadolu’da (Efes),

Danyal (Daniel) Peygamberin su altnda bulunan mezarı da Tarsus’ta,

İlk altın paranın basıldığı Lidya Devleti de bu topraklarda.

Suyu taşıyan kemerler, suyu çeşmelerden akıtan medeniyet, hamamlarda kullanan halk ve suyu şişeleyerek satan bugünkü elitler. Hepsi Anadolu’da.

Kimsesiz çocuklar, hasta leylekler, yaşlılar, dul kadınlar, köylüler ve asker yakınları için vakıf kurarak bu kesimlere karşılıksız yardım yapanlar da Anadolu’nun insanları.

İngiltere, Fransa, İtalya, ABD, Rusya (SSCB), Yunanistan, Bulgaristan, İran ve Ermeni askerlerinin kısa süreli işgaline uğrayan Anadolu ve Trakya, Büyük İskender’in de Roma imparatoru Julius Caesar’ın da gelip gördüğü topraklar.

Tarihin kudretli impatoriçesi Kleopatra’nın Mısır’dan Tarsus’a geldiği ve Romalı büyük komutan Marcus Antonius’la ‘aşk yaşadığı’ topraklar da Anadolu’da.

Üzüm bağlarıyla ünlü bir ülkeden bahsediyoruz. ‘Tek tekçi’ meyhanelerinden tek tek vazgeçen bir ülkeyiz artık. Şarapları milyonlarca dolar kazanacak bir ülkeden buğdayını Rusya ve Ukrayna’dan alan ülkeye öyle kolay gelmedik. Hep kaybettik.

BALIK DERYASI

Denizlerinde 384 çeşit balık olan ender ülkelerden biriyiz.

Bu konuyu biraz açmak isterim;

Pomatomus Saltatrix. (Pontus’a ne kadar yakın)
Karadeniz'de çıkar, yumurtadan. Ağaç yaşken eğilir misali daha 3 cm. boyundayken bile ilaryaları kovalayacak cesarettedir.
Büyür, o yağlı güzel Karadeniz hamsisini yemeye başlar.
Samsun, Sinop, Kastamonu derken Zonguldak, Düzce geçilir birde bakmışsın ki bizim ufaklık delikanlı bir çinekop oluvermiş.
Heyecanla beklediği memleketine, İstanbul Boğazı'na girer çinekoplar. Bu sefer boğazın en lezzetlisi istavritlerine göz koyar, doyurur kendini iyice boy atar, olur yağlı bir Sarıkanat.
Artık tam bir predatördür kendi cinsi dahil uçan, kaçan her balığı jiletten keskin dişleri, çeliği kesen güçlü çenesiyle tek darbede parçalar.
Bu hırçınlık ve beslenme alışkanlığı bizimkine yarar, boğazda akıntılarda yüze yüze iyice parlayan belirginleşen pullarıyla endamı güzel, kendisi güzel bir Lüfer olur.
Artık babayiğittir, gören balıklar aman diler yüzüşünden, Gecelerin adamıdır gafil avlar koca koca kefalleri, zarganaları.
Boğaz dar gelir Marmara'da eser geçer Kofana olur.
Çanakkale'yi geçer bir selam çakar Seddülbahir'e, çıkar Ege'ye...
Affetmez ispendekleri, lidakileri çekirdek gibi yer, öyle olunca ona Sırtıkara derler...
Öylesine bereketlidir bu topraklar ve denizler.

Azıcık çalışsan aç kalmaz, inat edersen zengin bile olursun.

Sen hoşgörünün, adaletin, paylaşmanın ve insanlığın adresiydin bir zamanlar.

KURUCU LİDER

İstiklal Savaşı’nda aslanlar gibi saldırdın düşmana, vatanını, namusunu korudun. Yüzyıllardan süzülerek gelen üstün karakterinden etkilendi Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Anadolu’yu da Avrupa’yı da tanıyordu ve sana uygun bir yönetimi benimsedi, benimsetti. İçinden yetiştiği toplumu ‘bir üst lige’ çıkarmak için çabaladı. Dili sadeleştirdi, kültürün ayaklarını sağlamlaştırdı, beslenmeyi en organik ürünlerle sağladı, okumanın ve çalışmanın ne demek olduğunu bizzat gösterdi.

Batılılar’a özenmek yerine onlardan yararlı olanları aldı. Binlerce yıllık birikimin üzerine inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşaması için önce insana yatırım yaptı. Modern anlamda okullar, tiyatrolar, fabrikalar, halkevleri, spor sahaları, hastaneler, demiryolları ve ulaşım tesisleri hayata geçti. Anadolu şimdi gayretli insanlar bekliyor.

Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız (Kartacalı Hannibal.)

Gördüklerim ve bildiklerim yeni medeniyetin yıkıcı olduğunu gösteriyor.

Yapay yapay bakmayın, çalışın.