Sultan 5. Mehmet Reşat zamanından bu yana (1912) Türkiye’de faaliyet gösteren (BP) Türkiye’den çıktı. Oysa 111 yıl boyunca ülkemizdelerdi. Honda fabrikasını kapattı. Ülker Grubu merkezini Londra’ya taşıdı.
ABD’li Ford, Koreli LG ve Koç Grubu’nun elektrikli araçlar için yapacağı 32 milyar liralık pil fabrikası yatırımı iptal edildi. Yeşim Tekstil Mısır’da ihracat şampiyonu oldu. Alman devi Wolkswagen, Manisa’da yapacağı yatırımdan vazgeçti. Şimdi de Borusan, Gemlik’teki üretim tesisini AB’nin ‘karbon vergisi’ düzenlemesini gerekçe göstererek ABD’ye taşıma kararı aldı.
Bursa’yı da yakından ilgilendiren BORUSAN konusunu biraz açmak, yurtdışına gitme nedenlerini anlatmak istiyorum.
EN BÜYÜK 57. ŞİRKET
Borusan’dan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan bir “özel durum bildirimi” gündeme düştüğünde şaşırdık. Şirketin 18 Aralık 2023’te yayımladığı bildirime göre Borusan Holding, Gemlik Büyük Çaplı Boru Üretim Tesisi’ni ABD’ye taşıma kararı aldı. Taşınamayan makine ve teçhizat ile fabrikaya ait taşınmazların da satılacağını duyurdu. Özetle, Borusan Gemlik’teki fabrikayı söküp ABD’ye taşıyor. Geriye ne kalırsa da satıyor. Borusan’ın bu proje için ABD’de 150 milyon dolarlık yatırım yaptığı da basına yansıyan haberlerin içinde yer aldı.
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından birinden bahsediyoruz. Borusan Holding’in tamamı değil, holdinge ait şirketlerden yalnızca biri olan Borusan MannesmannBoru Sanayi ve Ticaret AŞ, üretimden satışlara göre Türkiye’nin en büyük 57’nci, ihracata göre Türkiye’nin en büyük 30’uncu sanayi kuruluşu. 2022 ihracatı 504 milyon dolar. İşletmede 2 bin kişi çalışıyor.
İhracatçıya verilen onca desteğe, sanayiye verilen onca teşviğe rağmen en büyük sanayi kuruluşlarından biri neden Türkiye’den gidiyor? Bir kale daha yer değiştiriyor.
ASIL SORUN KARBON VERGİSİ Mİ?
Bildirimde; “Büyük çaplı borularda Türkiye ve yakın coğrafyalardaki arz fazlası, yurt dışı pazarlarda giderek güçlenen korumacılık politikaları ve yine yakın/orta vadede yürürlüğe girebilecek sınırda karbon vergisi gibi düzenlemelerin uluslararası rekabeti daha da kısıtlayıcı hale getireceğine dair beklentiler sebebiyle (…)” deniyor.
EĞER UYURSAK, GİDERLER
Tarih 16 Mayıs 2023… Türkiye iki turlu seçimin ilk turunu geride bırakmış ve tümüyle ikinci tura odaklanmış durumda. O gün “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” adlı düzenlemeyi de içeren tüzük, Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Kısa adıyla SKDM denilen bu düzenlemeye göre AB ülkeleri, ithal edecekleri ürünlerin içerdiği karbon emisyonuna bakacak, emisyon değerlerine göre üründen ilave vergi alınacak. Böylece karbon emisyon oranı düşük olan ürünler AB pazarına daha ucuz, emisyon oranı yüksek ürünler daha pahalı girecek. Haliyle karbon emisyon oranını düşürmeyen işletmeler AB pazarından elenecekler. Peki ne zamandan itibaren başlayacak bu karbon vergisi düzenlemesi? 1 Ocak 2026’dan itibaren. O süreye kadar şirketler eğer AB pazarına girmek istiyorlarsa dönüşümlerini tamamlamak ve ülkeler de karbon emisyon ölçüm sistemlerini kurmak zorunda.
Türkiye kamuoyu 16 Mayıs’ta yürürlüğe giren SKDM düzenlemesinin önemini seçim gündemi nedeniyle farkına varamadı. Galiba geç kalıyoruz.
Türkiye, toplam ihracatının yüzde 40’ını AB ülkelerine gerçekleştiriyor. 2022 yılında Türkiye’den AB’ye ihraç edilen mal ve hizmetlerin toplam büyüklüğü 103 milyar dolar. Eğer karbon emisyon oranı düşürülemezse ve Türkiye’nin rakibi pozisyondaki ülkeler bu alanda daha yüksek performans gösterirse, Türkiye’nin bu dev pazarda tutunabilme şansı yok. Zaten dış açık gibi kronik bir sorun nedeniyle krizlere sürüklenen Türkiye ihracatının bu şekilde darbe yeme olasılığı bile tüyler ürpertici.
YEŞİL DÖNÜŞÜM
Geriye sadece iki yol kalıyor. Birincisi “yeşil dönüşüm” denilen bu süreci tamamlamak adına gaza basmak ya da AB pazarının yerine yeni pazarlar aramak. Türkiye’nin yolu, ikinciye daha yakın. Zira, kömürlü termik santrallara teşvik verilmeye devam ediliyor. Dönüşüm için gereken vizyon KOBİ sahiplerinde yok. Vizyon olsa finansman yeterli değil. Organize Sanayi Bölgeleri’nde atölye ölçeğindeki üretimlerde yeşil dönüşümün hayalini kuran bile yok. Hızır’ın (as) yetişmesi gerek.
HEDEF DEMİR-ÇELİK
İşte bu çerçevede, çelik sektörü, “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nın hedef aldığı sektörlerin başında geliyor. Çeliği hangi enerjiyle ürettiğiniz, çeliği üretirken yenilenebilir enerjiden mi yoksa kömürlü termik santrallarden mi faydalanıp faydalanmadığınız, ithal girdileri nereden temin ettiğiniz, temin ederken ne kadar petrol tükettiğiniz, sadece şirketinizin değil, tedarikçilerinizin bu dönüşümü ne oranda başardığı ve çok daha fazlası yeşil dönüşümde önem arz ediyor. Yani, sadece şirketin elinden geleni yapması yetmiyor, tedarikçilerin ve enerji politikasının da dönüşmesi gerek. Dolayısıyla ülke çapında bir politik tutuma ihtiyaç var.
Borusan Mannesmann gitti, geride daha başkaları da olabilir. Aman dikkat!
Her sektör ‘Yeşil Dönüşüm’e odaklanmak zorunda.
Gerisi laf-ı güzaf!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Can TOPAKTAŞ
Borusan da gitti!
Sultan 5. Mehmet Reşat zamanından bu yana (1912) Türkiye’de faaliyet gösteren (BP) Türkiye’den çıktı. Oysa 111 yıl boyunca ülkemizdelerdi. Honda fabrikasını kapattı. Ülker Grubu merkezini Londra’ya taşıdı.
ABD’li Ford, Koreli LG ve Koç Grubu’nun elektrikli araçlar için yapacağı 32 milyar liralık pil fabrikası yatırımı iptal edildi. Yeşim Tekstil Mısır’da ihracat şampiyonu oldu. Alman devi Wolkswagen, Manisa’da yapacağı yatırımdan vazgeçti. Şimdi de Borusan, Gemlik’teki üretim tesisini AB’nin ‘karbon vergisi’ düzenlemesini gerekçe göstererek ABD’ye taşıma kararı aldı.
Bursa’yı da yakından ilgilendiren BORUSAN konusunu biraz açmak, yurtdışına gitme nedenlerini anlatmak istiyorum.
EN BÜYÜK 57. ŞİRKET
Borusan’dan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan bir “özel durum bildirimi” gündeme düştüğünde şaşırdık. Şirketin 18 Aralık 2023’te yayımladığı bildirime göre Borusan Holding, Gemlik Büyük Çaplı Boru Üretim Tesisi’ni ABD’ye taşıma kararı aldı. Taşınamayan makine ve teçhizat ile fabrikaya ait taşınmazların da satılacağını duyurdu. Özetle, Borusan Gemlik’teki fabrikayı söküp ABD’ye taşıyor. Geriye ne kalırsa da satıyor. Borusan’ın bu proje için ABD’de 150 milyon dolarlık yatırım yaptığı da basına yansıyan haberlerin içinde yer aldı.
Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından birinden bahsediyoruz. Borusan Holding’in tamamı değil, holdinge ait şirketlerden yalnızca biri olan Borusan Mannesmann Boru Sanayi ve Ticaret AŞ, üretimden satışlara göre Türkiye’nin en büyük 57’nci, ihracata göre Türkiye’nin en büyük 30’uncu sanayi kuruluşu. 2022 ihracatı 504 milyon dolar. İşletmede 2 bin kişi çalışıyor.
İhracatçıya verilen onca desteğe, sanayiye verilen onca teşviğe rağmen en büyük sanayi kuruluşlarından biri neden Türkiye’den gidiyor? Bir kale daha yer değiştiriyor.
ASIL SORUN KARBON VERGİSİ Mİ?
Bildirimde; “Büyük çaplı borularda Türkiye ve yakın coğrafyalardaki arz fazlası, yurt dışı pazarlarda giderek güçlenen korumacılık politikaları ve yine yakın/orta vadede yürürlüğe girebilecek sınırda karbon vergisi gibi düzenlemelerin uluslararası rekabeti daha da kısıtlayıcı hale getireceğine dair beklentiler sebebiyle (…)” deniyor.
EĞER UYURSAK, GİDERLER
Tarih 16 Mayıs 2023… Türkiye iki turlu seçimin ilk turunu geride bırakmış ve tümüyle ikinci tura odaklanmış durumda. O gün “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” adlı düzenlemeyi de içeren tüzük, Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Kısa adıyla SKDM denilen bu düzenlemeye göre AB ülkeleri, ithal edecekleri ürünlerin içerdiği karbon emisyonuna bakacak, emisyon değerlerine göre üründen ilave vergi alınacak. Böylece karbon emisyon oranı düşük olan ürünler AB pazarına daha ucuz, emisyon oranı yüksek ürünler daha pahalı girecek. Haliyle karbon emisyon oranını düşürmeyen işletmeler AB pazarından elenecekler. Peki ne zamandan itibaren başlayacak bu karbon vergisi düzenlemesi? 1 Ocak 2026’dan itibaren. O süreye kadar şirketler eğer AB pazarına girmek istiyorlarsa dönüşümlerini tamamlamak ve ülkeler de karbon emisyon ölçüm sistemlerini kurmak zorunda.
Türkiye kamuoyu 16 Mayıs’ta yürürlüğe giren SKDM düzenlemesinin önemini seçim gündemi nedeniyle farkına varamadı. Galiba geç kalıyoruz.
Türkiye, toplam ihracatının yüzde 40’ını AB ülkelerine gerçekleştiriyor. 2022 yılında Türkiye’den AB’ye ihraç edilen mal ve hizmetlerin toplam büyüklüğü 103 milyar dolar. Eğer karbon emisyon oranı düşürülemezse ve Türkiye’nin rakibi pozisyondaki ülkeler bu alanda daha yüksek performans gösterirse, Türkiye’nin bu dev pazarda tutunabilme şansı yok. Zaten dış açık gibi kronik bir sorun nedeniyle krizlere sürüklenen Türkiye ihracatının bu şekilde darbe yeme olasılığı bile tüyler ürpertici.
YEŞİL DÖNÜŞÜM
Geriye sadece iki yol kalıyor. Birincisi “yeşil dönüşüm” denilen bu süreci tamamlamak adına gaza basmak ya da AB pazarının yerine yeni pazarlar aramak. Türkiye’nin yolu, ikinciye daha yakın. Zira, kömürlü termik santrallara teşvik verilmeye devam ediliyor. Dönüşüm için gereken vizyon KOBİ sahiplerinde yok. Vizyon olsa finansman yeterli değil. Organize Sanayi Bölgeleri’nde atölye ölçeğindeki üretimlerde yeşil dönüşümün hayalini kuran bile yok. Hızır’ın (as) yetişmesi gerek.
HEDEF DEMİR-ÇELİK
İşte bu çerçevede, çelik sektörü, “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nın hedef aldığı sektörlerin başında geliyor. Çeliği hangi enerjiyle ürettiğiniz, çeliği üretirken yenilenebilir enerjiden mi yoksa kömürlü termik santrallarden mi faydalanıp faydalanmadığınız, ithal girdileri nereden temin ettiğiniz, temin ederken ne kadar petrol tükettiğiniz, sadece şirketinizin değil, tedarikçilerinizin bu dönüşümü ne oranda başardığı ve çok daha fazlası yeşil dönüşümde önem arz ediyor. Yani, sadece şirketin elinden geleni yapması yetmiyor, tedarikçilerin ve enerji politikasının da dönüşmesi gerek. Dolayısıyla ülke çapında bir politik tutuma ihtiyaç var.
Borusan Mannesmann gitti, geride daha başkaları da olabilir. Aman dikkat!
Her sektör ‘Yeşil Dönüşüm’e odaklanmak zorunda.
Gerisi laf-ı güzaf!