İnternet ve akıllı telefon bağımlılığı

Teknolojik araçlar, kaydettikleri ilerlemeler nedeniyle insan hayatının vazgeçilmez unsurları haline gelmiştir. Bilgilerin depolanması, taşınması ve işlenmesi alanlarında büyük gelişmeler yaşadığımız çağımızda teknolojik ürün, mağazadan alınıp eve getirilene kadar eskimektedir. Teknolojinin gelişimiyle birlikte bilgisayar, internet, tablet ve cep telefonları yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Medicana Bursa Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Ebru Öztepe Yavaşcı konu hakkında bilgi verdi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursahaber.com/

Teknolojinin yoğun kullanımı ayrıca problemli veya patolojik tüketimi de neden olmuştur. Bu bağlamda “teknoloji bir bağımlılık olabilir mi?” sorusu sıklıkla tartışılan konulardan birisidir. Son yıllarda “internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı ve akıllı telefon bağımlılığı gibi teknolojik bağımlılıkların efsane mi?, yoksa gerçekten davranışsal bağımlılık mı?” sorusuna cevap aranmaktadır.

1876 yılında Graham Bell tarafından telefonun icadı ile başlayan telefon teknolojisi her ne kadar gelişim gösterse de kablolu olması nedeniyle bir yere bağlı kalmıştır. Zaman içinde mobilite kavramı ile yeni nesil kablosuz iletişim araçları gelişmeye başlamış ve kullanıcı sayısının her geçen gün arttığı mobil telefonlar dünyada en hızlı gelişen sektörlerden biri olmuştur.

Günümüzde akıllı telefonlar, telefon görüşmeleri yapılabilmesi yanında SMS, GPS, Wi-Fi, Bluetooth gibi gelişmiş bağlantı seçenekleri; internet bağlantısı, uygulamaların yüklenebileceği bir uygulama marketi, üzerinde uygulama geliştirilebilen bir mobil işletim sistemi, dokunmatik ekran, dahili ya da arttırılabilir hafıza, navigasyon, görüntü ve ses kaydı gibi özelliklere sahip olabilmektedir. Bu fonksiyonlara sahip akıllı telefonlar insan hayatını önemli ölçüde etkilemiştir. Artık her konuda akıllı telefondan yardım alınmakta, not almak yerine hemen telefonla fotoğraf çekilmekte, hatta artık derslerde bile not tutmak yerine sunuların ya da materyallerin fotoğrafları çekilmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan “Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı’’ araştırmasının 2016 yılı verilerine göre, Türkiye’de bilgisayar ve internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundaki bireylerde %55,9 olduğu, en yüksek kullanım oranının %77 ile 16-24 yaş grubunda olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca aynı araştırmaya göre mobil telefon kullanım oranı % 96,9’dur.  Türkiye’de interneti ve cep telefonunu en çok gençlerin kullanması, gençlerin akıllı telefon ve internet bağımlılığı açısından riskli grup yapmaktadır.

Akıllı telefon kullanımının bu oranda yaygın olması “alışkanlık mı, dürtü bozukluğu mu yoksa bağımlılık mı?” sorusunu akla getirmektedir. Güncel yaşantıda var olan, hayatı zenginleştiren, hayatı sıkıntıya sokmayan aktiviteler alışkanlıklardır. Bu alışkanlıklar bağımlılık oluşturduğu zaman başarısızlığa götürür ve kontrol edilemez bir hal alır.

Bağımlılık kavramı Latince’de kendini başkasına adamak anlamına gelen “addicere” kelimesinden türetilmiştir . Genel olarak bağımlılık “bir nesneye, kişiye ya da varlığa önlenemez bir şekilde sürekli olarak istek duyma ve bir başka iradenin güdümünde olma durumu” şeklinde tanımlanmaktadır. Bağımlılık “bir maddenin ya da bir etkinliğin bireylerin ruhsal ve bedensel sağlığına ya da sosyal yaşamına zarar vermesine, kötü yönde etkilemesine karşın kullanımının devam etmesi, söz konusu madde alımını veya eylemi yinelemeye yönelik önüne geçilemez istek duyma hali” şeklinde tanımlanabilir.

Kafein, sigara, esrar, uyuşturucu, alkol gibi maddelere karşı fiziksel bir istek içinde olma durumuna fiziksel ya da biyolojik bağımlılık denilir. Psikolojik ya da davranışsal bağımlılık ise, bağımlısı olduğu etkinlikten haz alma, günlük yaşamını buna göre düzenlediği için yaşamının olumsuz yönde etkilemesi olarak tanımlanmaktadır. Örneğin, marka bağımlılığı, internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, akıllı telefon bağımlılığı davranışsal bağımlılık olarak kabul edilmektedir.

Akıllı telefonlar, günlük hayata getirdiği yenilikler ve kolaylıklarla beraber bir takım problemlere de neden olmuştur. Bunlara örnek olarak;

Sürekli ekrana bakma nedenli baş ağrısı ve göz bozukluğu, uyku bozukluğu gibi sağlık sorunları oluşması

Sosyal medya takibi ve mesajla haberleşme nedeniyle yüz yüze iletişimin azalması ve insanların a-sosyalleşmesine neden olması

Sürekli cep telefonunu kontrol etme isteği nedeniyle konsantrasyon bozukluğu görülmesi

Herkesle rahat iletişim sayesinde yanlış kişilerle tanışıp insanların sağlıksız ve yasal olmayan ortamlara çekilmesine neden olması

Bakma takıntısına, takıntılı kullanma ve endişe seviyesinde artmaya ve bağımlılığa sebep olabildiği,

Dikkat dağıtıcı özelliğinden ötürü evde, işyerinde, trafikte kazalara sebep olduğu

 Casus yazılımlar nedeniyle insanların özel hayatına müdahale edilebilmesi ve şifrelerinin alınabilmesi gibi değişik sorunların ortaya çıkmasına neden olduğu gözlemlenmektedir.

Ayrıca, gençlerde artan mobil telefon kullanımı psikolojiye yeni bir fobi terimi kazandırmıştır. “Nomofobi (no mobile phobia)” akıllı telefon ve mobil internetten yoksun kalma korkusudur.

Nomofobik bireylerin karakteristik özellikleri olarak; sürekli mesaj veya çağrı olup olmadığını kontrol etme, kapsama alanı dışı veya kullanımın kısıtlı olduğu yerlerde endişe ve gerginlik duyma, telefonu 24 saat açık bırakma, yatağa akıllı telefon ile girme gibi davranışlar sıralanmaktadır.

Teknolojinin beraberinde getirdiği kolaylıklardan kontrolsüzce faydalanırken, kısa zamanda bu cihazların bağımlısı haline gelen genç bireylerin çeşitli sağlık problemleri yaşayabilecekleri görülmektedir. Akıllı telefon kullanımın yol açtığı problemlere yönelik ailelerin ve sağlık profesyonellerinin gerekli tedbirleri alması, ilkokul çağına kadar inen akıllı telefon kullanımının amaca yönelik olması ve kontrol altına alınması gerekmektedir.