Yerle bir olan yaşamlar…Uludağ Enerji ile 9 ay sonra Hatay’dayız

2023 yılının gelişini, sadece 19 gün sonra hayatımın en büyük acılarından birini yaşayacağımdan bir haber dünyanın dört bir yanında bulunan milyonlarca insan gibi bende tüm sağlık ve iyilik dileklerimi tutarak kutlamıştım.

Haber Giriş Tarihi: 08.11.2023 09:51
Haber Güncellenme Tarihi: 08.11.2023 09:51
https://www.bursahaber.com/

Özel Haber: Sevinç Çelebi

Nereden bilecektim ki bu yılın bana böylesine tarifi olmayan bir acıyı yaşatacağını…

Tarihler 19 Ocak 2023’ü gösterdiğinde, bir akşamüstü, telefonum acı acı çaldı…

15 gün önce akşam yemeği sonrası aniden rahatsızlanan ve hastaneye yatırdığımız 84 yaşındaki annemizi kaybetmiş olduğumuzun haberini veriyordu telefonun diğer ucunda bulunan kişi…  

Yıkıldım… Yıkıldık…

İki ağabeyime ve bana hayat veren kadın artık yoktu!

Bu acıyı yaşayanlar şu an neden bahsettiğimi çok iyi bilirler…

Günlerce kendime gelemedim, eve sığamadım, alışamadım bir türlü Annemizin yokluğuna… Gözlerim ağlamaktan kan çanağına dönmüş, gülmeyi, hatta konuşmayı bile unutmuştum o günler…

İnsanlar sevdiklerini kaybetmenin acısına nasıl alışabilirler ki zaten?

Tek bir tesellim vardı; onu çok sevmiştik, özellikle hayatının son demlerinde, yaşlılığında her zamankinden daha fazla özen göstermiştik…

Çocuklarını büyütmüş, okutmuş, evlendirmiş, torun sahibi olmuş, hatta torunlarının çocuklarını dahi görmüştü benim güzel Annem…

Yine de tüm bu düşünceler yaşadığım acıları hafifletmeye yetmiyordu…

Ve 6 Şubat 2023!

Türkiye'nin unutmayacağı en acı tarih! 

Kahramanmaraş merkezli iki deprem haberi ile uyandı bu tarihte ülkemiz…

6 Şubat saat 04.17...

7,7'lik sarsıntı sonrası saniyeler içinde binlerce can enkaz altında kalmış... Onlarla birlikte kurulan hayaller, binbir özenle kurulan yuvalar yerle bir olmuştu...

9 ay önce yaşanan sarsıntı sadece 13,5 milyonu uykusundan uyandırmadı. O gün 85 milyon ‘asrın felaketi’nin acısını yüreğinde hissetti.

Ve o sabah Türkiye’nin uyandığı en acı günlerden biri oldu.

Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi... Felaketin boyutu da ilerleyen saatlerde daha da netleşmişti.

Ve aynı gün saatler 13.24'ü gösterdiğinde Kahramanmaraş merkezli 7,6 büyüklüğündeki deprem bölgeyi yeniden salladı...

İşte o an 85 milyon bir anda ‘tek yürek’ oldu.

Ve  o an 84 yaşında yitirdiğimiz annemizin ardından ağlamak yerine sadece dua etmem gerektiğini anladım…

Çünkü; Annemizin bir mezarı vardı… İnsanın mezarı bile olmasının ne denli kıymetli olduğunu ne yazık ki o gün asrın felaketiyle öğrendim…

TÜM TÜRKİYE ENKAZDAN BİR CAN DAHA ÇIKARILMASINI BEKLEDİ

Yurt içinden ve yurt dışından ekipler arama kurtarma çalışmalarını sürdürürken, tüm Türkiye enkazdan bir can daha çıkarılmasını bekledi. Kimi ekran başındaydı kimi radyodan takip etti kimi sosyal medyada yardım çağrısı yaptı.

Yıkıntıların arasından kurtarılan her bir can yeni bir umut oldu.

UEDAŞ ARAMA KURTARMA 'CAN' KURTARDI

Deprem anından itibaren harekete geçen UEDAŞ Arama Kurtarma Takımı, asrın felaketinde büyük yara alan Hatay’a geçti.

Çalışmalarını canını dişine takarak sürdüren ekip yoğun mesai harcarken, büyük bir mucizeye de imza attı.

89 SONRA UEDAŞ’LA GELEN MUCİZE

UEDAŞ Arama Kurtarma Takımı, depremden 89 saat sonra baba ile oğlunu enkazdan sağ olarak kurtarmayı başardı.

Bu haber sadece sevinç gözyaşı döken ekibi değil, tüm Türkiye’ye mutluluk yaşattı.

Depremin üzerinden 9 ay geçmesine rağmen Uludağ Enerji canlar kurtardığı Hatay’ı hiç yalnız bırakmadı…

ULUDAĞ ENERJİ İLE HATAY’A YOLA ÇIKTIK

31 Ekim Salı sabahı Uludağ Enerji’nin Basın İlişkileri Uzmanı Burcu Sekmen’in telefonuyla güne uyanmış ve “2 Kasım Perşembe sabahı günübirlik Hatay’a gidiyoruz, gelmek ister misin?” sorusunu duyunca bir saniye dahi düşünmeden “Evet, kesinlikle” diyerek kendimi bir grup gazeteci arkadaşımla daha uçakta buldum.

Özetle; Sabahın erken saatlerinde Uludağ Enerji, Bursa Uludağ Üniversitesi ve Panoffect işbirliği ile Hatay’da kurulan “Uludağ Enerji Yaşam ve Gelişim Kampüsünde” incelemelerde bulunmak için yola çıktık...

İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanından Adana aktarmalı olarak Hatay’a doğru yoldayız…

1997 yılında Hatay’da askerlik yapan bir meslektaşımın (Bülent Civanoğlu) sürekli olarak ‘Abla Hatay çok güzel, mutlaka görmelisin…’ dediğini anımsıyorum bir an…

Keşke bu şekilde olmasaydı sebebi ziyaretim..

Bursa’nın aksine, Hatay’da hava sıcak, yol kenarında rengarenk çiçekler eşliğinde yıllarca merak ettiğim Hatay’a varıyoruz…

Ancak geldiğimiz yer gerçekten tarihi bir kent mi, yoksa hayalet bir şehir mi anlaşılmıyor…

Arkadaşımın anlattığı gibi muhteşem bir şehir değil miydi Hatay? 

İlerledikçe Adana-Hatay yolundaki çiçekler birden bire kayboluyor ve yol kenarları yerini yıkıntılara bırakıyor.

Hatay’a depremden sonra üçüncü kez gittiğini anlatan gazeteci İhsan Aydın ise ‘Son gelişimden sonra Hatay epey toparlanmış, 8 ay önce her yer enkazdı’ diyor…

Söylediği cümleleri algılamakta güçlük çekiyor, sağıma soluma bakmaktan gözlerim yoruluyor, kalbim sıkışıyor, gördüklerim karşısında boğazım düğümleniyor…

Atatürk’ün “Şahsi Meselem” dediği, muhteşem Hatay, Konteyner ve Çadır Kente dönüşmüş…

Geriye de moloz atığı bir çöplük şehir kalmış…

Gördüğümüz sıra sıra dizilmiş çadır ve konteynerlerde nasıl yaşanır?

Halbuki düne kadar onlar da aynen bizler gibi sıcacık evlerinde oturmuş tv seyrediyor, yemek yiyip, sohbet edip gülüyor veya belki de anlamsız şeyler için üzülüyordu… 

Yerle bir olan yaşamlar…

Onca acı, kaybedilen canlar, verilen kayıplar nasıl unutulur…

Gördüğümüz yüzler mutsuz, nasıl mutlu olabilirler ki zaten böylesine büyük bir acıyı yaşayanlar…

Her biri yaralı, her biri en az birkaç yakınını, eş, dost, komşusunu kaybetmiş…

Gülümsemeye çalışmalarına rağmen gözlerdeki acı derinden hissediliyor ve yüreklerimizi dağlıyor…

ULUDAĞ ENERJİ YAŞAM VE GELİŞİM KAMPÜSÜNDEYİZ

Şükürler olsun ki “Uludağ Enerji Yaşam ve Gelişim Kampüsüne” varıyoruz çünkü bu yaşam alanını görünce içim biraz olsun serinliyor.

Uludağ Elektrik CEO’su Sinan Öktem ve Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce’de ekibiyle bizimle birlikte.

Sağ olsunlar güler yüzleri ve sözleriyle bizi yol boyunca olduğu gibi, gün boyunca da dinç tutuyorlar…

9 ay boyunca Hatay’ı hiç yalnız bırakmamış olmanın huzuru ve haklı gururuyla karşımızda bize can simidi oluyorlar.

Kıskanıyorum onları birazcık… Ne büyük mutluluk!

Hiçbir şeyle kıyaslanmayacak bir huzurdur çünkü birine ve ya birilerine yardımcı olabilmek…

Devamı yarın…