Bizden sonra çocuklarımızın gidecekleri yerleri yok.
Otizmli çocukların anneleri olarak kaygılarımız her geçen gün büyüyor;
Covid-19 salgını çaresizliğimizi bir kez daha yüzümüze vurdu
Dere kenarlarında, ormanlarda, kentlerin ortasında kaybolan çocuklarımızın cesetlerini bulmaktan, bakım evlerinde çocuklarımızın darp edilmesinden, tacize ye tecavüze uğramasından yaşamın her alanında insanca muamale görmek yerine hor görülmelerinden bıktık.
Destek Yok İhmal Var.
Yarın ölsek ne çocuklarımıza bakabilecek biri var ne de kalabilecekleri bir yer Ailelerin nefes almaları için destek mekanizmaları yok.
Ülkemizde otizmli yetişkinler için açılmış devlete ait tek bir bakım merkezi mevcut. Çocuklarımızı yığınlar halinde kilit altında yaşamaya mahkum etmek bakım verme değil, insan hakları ihlalidir. Her türlü sorununu tetiklemek için bir davetiyedir. Bir hayatın böyle geçmesi reva mıdır
Lüks Değil İhtiyaç.
Çocuklarımız için her ilde gündüzlü ve yatılı yaşam merkezlerinin açılması BİR HAKTIR.Bu lüks değil ihtiyaçtır Kriz geçiren otizmliler gidecek yeri özel bir merkez bulamıyorlar.
Çoğunlukla yapayalnız mücadele veren anneler çaresizlik içerisinde kapı kapı dolaşıyorlar.18 yaş üzeri kayıp engelli çocuklarımız da vahim kayıp kapsamında değiller.
Çocukları ile birlikte intihar etmeyi düşünen annelerin sayıları her geçen gün artıyor
Ayrımcılık Değil Eşit Şartlar.
Çocuklarımıza tepeden bakılmasına insanların kendilerini onlardan üstün görmelerine ayrımcılığı uğramalarına katlanamıyoruz. Otizmli çocuklarımızın eşit vatandaşlık haklarını kullanabilmeleri için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Artık bıçak kemiğe dayandı
Anneler olarak otizmli çocuklarımız için acil çözüm üretilmesini ve onlara hak ettikleri onurlu desteğin verilmesini bekliyoruz.
SAYGILARIMIZLA-TÜRKİYE OTİZM ANNELERİ TOPLULUĞU
***
Yukarıda tamamını yayınladığım bildirge, Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun hazırladıkları ve çokça paylaşılması umudu ile kamuoyuna sundukları bir metin.
Aslında ne bildirge ne de metin;
Manifesto…
Bundan altı yıl önce Otizmli çocukların bulundukları aileler özelinde engelli çocukların babaların (geneli kastetmiyorum tabi) duruma kayıtsız kalmalarını irdelemek ve bu konuda bir farkındalık oluşturmak üzere Bursa Otizmle Yaşam Derneği ile birlikte bir proje hazırlayarak Nilüfer Dernekler Yerleşkesinde sahneye bir tiyatral panel koymuş ve adına da ‘’Babalara Özel’’demiştik.
Tiyatral metinlerini benim yazdığım, skeçleri Mavi Balon’un tiyatro sanatçılarının oynadıkları ve konularında uzman sosyolog, psikolog, hekim ve eğitimcilerin sunumlar yaptıkları tiyatral panelimizi izlemeye gelen konuklarımız aramızda tek bir Otizmli çocuk babası vardı iyi mi ?
O da etkinliğin yarısında sıkıldı gitti.
Çok üzülerek görüyorum ki seneler sonra da durum hiç değişmemiş, aksine daha da içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamış.
Üstelik bu süre zarfında konu ile ilgili çalışmalar da çözüm odaklı olmaktan uzak kalmışlar.
Anneler sanki çocuklarını tek başlarına dünyaya getirmişler gibi iki hatta üç kişilik hayatları yaşamak zorunda kalıyorlar ve son derece yanlış bir algının içerisinde çareler arıyorlar…
Benim ailemde otizmli bir birey olmamasına karşın bu sendrom ile yakından ilgilenmemim sebebi de bir annenin ‘’İnşallah oğlum benden önce ölür’’ demeseydi.
Bir anneye bu cümleyi kurdurabilecek olgu nedir diye araştırmaya başladığımda da kısa zamanda bir otizm gönüllüsü olup çıktım.
Eee gönüllü oldun da ne yaptın? Derseniz;
Aslında otizmle ilgili yazılar yazmaktan pekte öteye geçemedim ama şunu becerdim sanıyorum; en azından otizmlileri yargılamayı değil onları anlayabilmeyi öğrendim.
Yani Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun manifestosunun önemini kavrayabilecek bir farkındalığa ulaştım ki bunu da hayati kazanımlarımdan sayıyorum.
Bunu ben bile yapabildiysem içinizde annelere destek çıkacak en azından duyarlılıkları ile manifestolarını paylaşacak (metnin orjinaline Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun sosyal medya hesaplarından ulaşılabilinir) kim bilir ne mükemmel insanlar vardır.
Yeri gelmişken şunu da belirtmek gerekir ki;
Ülkemizde otizm sayısı ile ilgili yapılan net bir araştırma olmadığı için önceki yıllarda yapılan araştırmalarının verileri baz alınmakta buna göre de 550 bin civarında otizmli bireyimiz bulunduğu ve 0-14 yaş grubu aralığında otizmli çocuk sayısının ise yaklaşık olarak 140 bin olduğu tahmin edilmektedir.
Tahmin edilmektedir sözcükleri bile, otizme bakış açımızın bir göstergesidir aslında.
Konu ile ilgili daha onlarca cümle yazabilirim ama hiç biri annelerin
’’ Artık bıçak kemiğe dayandı’’ söylemleri kadar can alıcı olmaz.
Dilerim sesleri duymaları gerekenlere de ulaşır ve annelik konusunda her birinin ayrı ayrı kahramanlık destanları yazdıklarına inandığım tüm engelli ve otizmli çocuk annelerinin bir nebze de olsa çilelerine derman olunur.
Ne demiş eskiler?
‘’Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar’’
İyi de ya babalar..?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
AĞLARSA ANAM AĞLAR…
Türk kamuoyuna
Biz otizmli çocuk anneleri diyoruz ki;
Bizden sonra çocuklarımızın gidecekleri yerleri yok.
Otizmli çocukların anneleri olarak kaygılarımız her geçen gün büyüyor;
Covid-19 salgını çaresizliğimizi bir kez daha yüzümüze vurdu
Dere kenarlarında, ormanlarda, kentlerin ortasında kaybolan çocuklarımızın cesetlerini bulmaktan, bakım evlerinde çocuklarımızın darp edilmesinden, tacize ye tecavüze uğramasından yaşamın her alanında insanca muamale görmek yerine hor görülmelerinden bıktık.
Destek Yok İhmal Var.
Yarın ölsek ne çocuklarımıza bakabilecek biri var ne de kalabilecekleri bir yer Ailelerin nefes almaları için destek mekanizmaları yok.
Ülkemizde otizmli yetişkinler için açılmış devlete ait tek bir bakım merkezi mevcut. Çocuklarımızı yığınlar halinde kilit altında yaşamaya mahkum etmek bakım verme değil, insan hakları ihlalidir. Her türlü sorununu tetiklemek için bir davetiyedir. Bir hayatın böyle geçmesi reva mıdır
Lüks Değil İhtiyaç.
Çocuklarımız için her ilde gündüzlü ve yatılı yaşam merkezlerinin açılması BİR HAKTIR.Bu lüks değil ihtiyaçtır Kriz geçiren otizmliler gidecek yeri özel bir merkez bulamıyorlar.
Çoğunlukla yapayalnız mücadele veren anneler çaresizlik içerisinde kapı kapı dolaşıyorlar.18 yaş üzeri kayıp engelli çocuklarımız da vahim kayıp kapsamında değiller.
Çocukları ile birlikte intihar etmeyi düşünen annelerin sayıları her geçen gün artıyor
Ayrımcılık Değil Eşit Şartlar.
Çocuklarımıza tepeden bakılmasına insanların kendilerini onlardan üstün görmelerine ayrımcılığı uğramalarına katlanamıyoruz. Otizmli çocuklarımızın eşit vatandaşlık haklarını kullanabilmeleri için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Artık bıçak kemiğe dayandı
Anneler olarak otizmli çocuklarımız için acil çözüm üretilmesini ve onlara hak ettikleri onurlu desteğin verilmesini bekliyoruz.
SAYGILARIMIZLA-TÜRKİYE OTİZM ANNELERİ TOPLULUĞU
***
Yukarıda tamamını yayınladığım bildirge, Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun hazırladıkları ve çokça paylaşılması umudu ile kamuoyuna sundukları bir metin.
Aslında ne bildirge ne de metin;
Manifesto…
Bundan altı yıl önce Otizmli çocukların bulundukları aileler özelinde engelli çocukların babaların (geneli kastetmiyorum tabi) duruma kayıtsız kalmalarını irdelemek ve bu konuda bir farkındalık oluşturmak üzere Bursa Otizmle Yaşam Derneği ile birlikte bir proje hazırlayarak Nilüfer Dernekler Yerleşkesinde sahneye bir tiyatral panel koymuş ve adına da ‘’Babalara Özel’’demiştik.
Tiyatral metinlerini benim yazdığım, skeçleri Mavi Balon’un tiyatro sanatçılarının oynadıkları ve konularında uzman sosyolog, psikolog, hekim ve eğitimcilerin sunumlar yaptıkları tiyatral panelimizi izlemeye gelen konuklarımız aramızda tek bir Otizmli çocuk babası vardı iyi mi ?
O da etkinliğin yarısında sıkıldı gitti.
Çok üzülerek görüyorum ki seneler sonra da durum hiç değişmemiş, aksine daha da içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamış.
Üstelik bu süre zarfında konu ile ilgili çalışmalar da çözüm odaklı olmaktan uzak kalmışlar.
Anneler sanki çocuklarını tek başlarına dünyaya getirmişler gibi iki hatta üç kişilik hayatları yaşamak zorunda kalıyorlar ve son derece yanlış bir algının içerisinde çareler arıyorlar…
Benim ailemde otizmli bir birey olmamasına karşın bu sendrom ile yakından ilgilenmemim sebebi de bir annenin ‘’İnşallah oğlum benden önce ölür’’ demeseydi.
Bir anneye bu cümleyi kurdurabilecek olgu nedir diye araştırmaya başladığımda da kısa zamanda bir otizm gönüllüsü olup çıktım.
Eee gönüllü oldun da ne yaptın? Derseniz;
Aslında otizmle ilgili yazılar yazmaktan pekte öteye geçemedim ama şunu becerdim sanıyorum; en azından otizmlileri yargılamayı değil onları anlayabilmeyi öğrendim.
Yani Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun manifestosunun önemini kavrayabilecek bir farkındalığa ulaştım ki bunu da hayati kazanımlarımdan sayıyorum.
Bunu ben bile yapabildiysem içinizde annelere destek çıkacak en azından duyarlılıkları ile manifestolarını paylaşacak (metnin orjinaline Türkiye Otizm Anneleri Topluluğu’nun sosyal medya hesaplarından ulaşılabilinir) kim bilir ne mükemmel insanlar vardır.
Yeri gelmişken şunu da belirtmek gerekir ki;
Ülkemizde otizm sayısı ile ilgili yapılan net bir araştırma olmadığı için önceki yıllarda yapılan araştırmalarının verileri baz alınmakta buna göre de 550 bin civarında otizmli bireyimiz bulunduğu ve 0-14 yaş grubu aralığında otizmli çocuk sayısının ise yaklaşık olarak 140 bin olduğu tahmin edilmektedir.
Tahmin edilmektedir sözcükleri bile, otizme bakış açımızın bir göstergesidir aslında.
Konu ile ilgili daha onlarca cümle yazabilirim ama hiç biri annelerin
’’ Artık bıçak kemiğe dayandı’’ söylemleri kadar can alıcı olmaz.
Dilerim sesleri duymaları gerekenlere de ulaşır ve annelik konusunda her birinin ayrı ayrı kahramanlık destanları yazdıklarına inandığım tüm engelli ve otizmli çocuk annelerinin bir nebze de olsa çilelerine derman olunur.
Ne demiş eskiler?
‘’Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar’’
İyi de ya babalar..?